10.08.2016

Modern Klasikler: Goodfellas

goodfellas poster

Nicholas Pileggi’nin “Wiseguy” adlı kitabından sinemaya uyarlanan Goodfellas modern klasikler bölümünün bu haftaki konuğu. Filmin yönetmenliğini, yaşayan en önemli birkaç isimden biri olarak kabul edilen Martin Scorsese üstleniyor. Film, gösterildiği yıl içerisinde katıldığı birçok festivalden ödüllerle dönerek de başarısını taçlandırmayı başaran bir yapım ve kimi sinemaseverlere göre de gerçek bir “başyapıt”.

1960’larda New York City’in en tehlikeli bölgelerinden biri olan Bronx’ta geçiyor, Goodfellas. İtalyan nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bu bölgede mafyanın oluşmaması düşünülemezdi. Ciddi ve sert adamların dünyasını, ‘gündelik’ hayat ile kendi yaşamları arasındaki farklılıkları Scorsese ‘durağan’ değil; akışkan bir dille anlatıyor. Kamera kullanımı ve geçişlerdeki bu tercihler Goodfellas’ı türü içerisinde de ayrıştırıyor. Filmde, karakterlerin kendi iç dünyalarıyla veya “normal” olanla yaşadıkları çatışmalar, tercih edilen bu kullanım üzerinden aktarılıyor. Kameranın bu kullanımı zaman zaman ‘yabancılaştırmaya’ yol açıyor. Filmin uzun süresi içerisinde bu tekniğin başarılı kullanımından kolaylıkla söz edebiliriz.

Aynı zaman diliminde yaşanıldığından iç içe geçmiş gibi dursa bile, birbirinden bir hayli uzak duran iki hayatın bir yansıması aslında film. Denk gelinen noktalar dışında “mafyatik” olanla olmayan birbirinden tamamen ayrıştırılmış. Var olana karşı duyulan tepkiden yola çıkan gangsterler dünyası. Bu dünya, kendi kurallarını koyarak ve kendi ilişki zincirlerini yaratarak normalden farklılaşıyor.

Goodfellas
Başta Henry karakterini canlandıran Ray Liotta ve Tommy rolüne hayat veren Joe Pesci olmak üzere oyunculuk performansları ustalık seviyesinde. Robert De Niro ise yine tartışılmayacak bir  düzeyde. Filmin adından da gelen kişiler arası bağın bu denli kuvvetli verilişi ile birlikte sinema tarihinin unutulmayacak karakterler kazandığı bir gerçek.

Goodfellas, yeraltı dünyasının gizemlerini ortaya koyuyor. Bu mafya dünyası içerisinde kurulan ilişkilerin kişisel çıkarlarla olan organik bağına dikkat çekiyor. Bunun üzerinden oluşan kirli ilişkileri eleştiren film; bunun yanında seyircide, zaman zaman o dünyaya girip, onun bir parçası olma duygusunu da yaratıyor.

Taxi Driver, Raging Bull gibi deyim yerindeyse ‘başyapıtlara’ imza attıktan sonra çektiği Goodfellas ile büyüklüğünü yineleyen Martin Scorsese, sanki bugünlere dolu dolu geleceğinin haberini bize o
günlerden vermiş; hissi uyandırıyor.