07.02.2017
Nokta – 58
The Light Between the Oceans (2016)
Blue Valentine (2010) gibi son yılların en iyi filmlerinden birine imza atmış Derek Cianfrance’ın The Place Beyond the Pines’ın (2012) ardından düşüşünü devam ettirdiği filmin, vasat altı çözümleriyle gülünç olduğu bile söylenebilir. Yönetmenin yine kendisinin kaleme alacağı Metalhead (2018) ile yoluna devam edecek olması ve bu sayede yeteneğinin bir uyarlama tarafından hapsedilmeyeceği düşüncesi umut verici.
Fantastic Beasts and Where To Find Them (2016)
Eddie Redmayne’in “kameraya yampirik yampirik yürüyüp kendimi gerizekalı gibi yaparsam çok iyi oyuncu olduğumu düşünürler” taktiği ile bir kez daha sinirlerimi hoplattığı bir filmle karşı karşıyayız. Üstelik geleceği için umutlu olduğum Katherine Waterston da “bu böyle oynayıp Oscar alıyorsa ben de öyle oynarım” diyerek kötü oyunculukta kendisini yalnız bırakmamış. Filmin kendisi de 1920’li yıllarda geçen bir Harry Potter evreninin yaratabileceği hiçbir avantajdan yararlanamıyor ve basit bir kopya olmaktan öteye gidemiyor. Belki çocuğunuz eğlenir.
Hidden Figures (2016)
“Havada sayılar ve şekiller uçuşuyorsa çocuk çok zekidir” filmlerinin yeni halkasının kendisi pek zekice değil. Bir kadının, bir binadan diğer binanın tuvaletine koşmasını eğlenceli bir müzik eşliğinde vererek “Olacak O Kadar” skeci etkisi yaratan Hidden Figures ekibini kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum. “Eee başımızda bu akademi üyeleri olduktan sonra biz daha çok…”
The BFG (2016)
Genç yaşı sebebiyle Steven Spielberg’e Hollywood’un dahi çocuğu sıfatı yakıştırılmıştır. Bir zamanlar Bedri Baykam’a da dahi çocuk falan diyorlardı. Bu filme bakılırsa Spielberg, Bedri Baykam’ın bugünkü haline benzemiş. Çok ağır konuştum ve üzgün değilim.