21.08.2017

Nokta-73

The Dark Tower (2017)

Stephen King’in ölümsüz eseri Kaşağı’dan uyarlanmaya çalışılan The Dark Tower serisinin başlamadan biteceği belliydi.

Kitabın efsaneleşmiş açılışı olan “Siyahlı adam çölde kaçıyordu. Silahşör de peşindeydi.”yi kullanmak yerine romanda uzun süre gizemli bir karakter olarak yansıtılan siyahlı adamı neredeyse ilk karede karşımızda buluyoruz. Akıl alır gibi değil.

Seriyi çok seven biri olarak ilk kitabın birebir uyarlanmasının yetersiz kalacağını ve ikinci kitapla birleştirilmesi gerektiğini düşünüyordum.

Ancak neredeyse büyün kitaplar karıştırılmış ve ortaya sadece “Resmi Woody Allen komedi filmleri süresi” olarak da bilienen 90 dakikalık bir çorba çıkmış. Bu sürede sıfırdan bir dünya inşa edilmesi mucize olurdu.

Yıllarca gelmesini beklediğim sevgilimin, çok çirkinleşmiş şekilde şekilde “merhaba canım” dediği bir kâbustayım.

Beauty and The Beast (2017)

Hollywood’un, daha önce hiç işlenmemiş konulara eğilip orijinal fikirlere kıymet vermesi ne güzel bir şey. Kendimce özetlemem gerekirse: Filmde kısa boyu ile bütün köyün dikkatini çeken elit bir kız var. Bir de canavar var ama aslında canavar değil. Özünde iyi bir insan. Aslında bütün sorun da şekilci KÖYLÜLER yüzünden çıkıyor. Filmin sonunda canavar “Bu feodal düzeni beraber yıkalım mı tatlı kız?” diyerek kısa boylu kıza ilan-ı aşk ediyor ve cumhuriyet kuruluyor.

Moonlight (2016)

Barry Jenkins iyi bir işçilik çıkarmış ancak insanların bu filmde bundan fazlasını bulmaları biraz şaşırtıcı. Üzerinde konuşmak da yazmak da istemiyorum. Her film bir yenilik sunmak zorunda değil. Aynı tarz filmleri de izleyebiliriz ama bu filme bir hayatın çeşitli dönemlerini anlatan ilk filmmiş muamelesi yapmak da bir garip. Maşallah Ali’nin de filmde göründüğü 3 dakika boyunca “durgun Denzel Washington” taklidi yaparak Oscar almış olması da can sıkıcı. Neyse ki 2017 yılında en iyi film Oscar’ını La La Land’e verdiler de daha iyi bir film ödüllendi… Ne?