26.11.2017
Nokta – 79
Justice League (2017)
Açılıştaki Batman sekansını Batman (1989)’daki “I’m Batman” sahnesi ile karşılaştırın. Filmin paramparça olacağı sadece bu sekanstaki ASL’den bile anlaşılabiliyor. Hikayenin sonuna ulaşmak için koşarak ilerleyen bir filmden en ufak zevk almak mümkün değil. Küçük fragmanların birleşiminden de bir bütün çıkmıyor. DC ipin ucunu çoktan kaçırdı. Hangi limana varacağını bilmeyen bir tekne gibi savruluyor.
Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales (2017)
Bu seriyi sevenler niye seviyor inanın hiç bir bilgim yok. Johnny Depp’in yaptığı Slapstick komedinin kralını Buster Keaton yapmıştı zaten. Dönüp onlara bakarsanız en azından biraz olsun gülümseyebilirsiniz.
King Arthur: Legend of the Sword (2017)
Guy Ritchie’nin başarısız olduğunu söyleyemem ancak bilinen bir öykünün tahmin edilebilecek şekilde işlenmesini sadece stil kurtarabilirdi. Bu yüzden Guy Ritchie’nin varlığı böyle bir film için güzel bir yenilik. Keyifli birkaç sekans da en azından filmi izlenebilir kılıyor.
Rememory (2017)
Konusu ilgi çekici olan filmler böyle vasat altı çıktığı zaman insan gerçekten sinemanın ne kadar zor bir sanat dalı olduğunu daha iyi kavrıyor. Sanırım konuya ilgi duyanların bu film yerine Black Mirror’ın The Entire History of You bölümünü izlemesi gerekiyor.
Un Beau Soleil Intérieur (2017)
Claire Denis’nin amacı bizi sıkıntıdan öldürmek sanırım. Neredeyse de başarıyordu… Neredeyse.