26.01.2018

Nokta – 84

Beach Rats (2017)

Call Me By Your Name ve BPM’in çıktığı bir yılda artık bu tarz  zayıf kendini keşfetme öyküleri bayatlamış durumda. İki boyutlu karakterlerin ruhu yok ama varmış gibi davranıyorlar. Daha önce defalarca gördüğümüz öykü, nereye gitmesi gerektiğini keşfedememiş bir film doğurmuş.

The LEGO Ninjago Movie (2017)

The LEGO Movie (2014) ve daha sonra karşımıza gelen The LEGO Batman Movie (2017)’nin de aldıkları övgülerin en önemli nedenlerinden biri kendilerini “sadece bir animasyon”dan öteye taşıyıp ele aldığı süper kahraman mitlerini basamak olarak kullanabilmesiydi.

“Hain kedi” gülümsetse de yeteri kadar iyi bir “Ninja” filmi değil. Çuvallamasının en önemli nedeni de bu. Ninja filmlerinin yeteri kadar incelenip janrın iyi bir röntgenini çekilmemiş. Herhangi bir aksiyon filminde de karşımıza çıkabilecek tek cümlelik şakalar, filmin serinin en zayıf halkası olmasını engelleyememiş.

Loving Vincent (2017)

Geçtiğimiz günlerde Atina’daki “Van Gogh Live” sergisini gezmiş olmamın üzerine bu filmi deneyimlemek benim için güzel bir sürpriz oldu. Van Gogh’a benzetilen biri olarak (Eski kulağı kesiklerden olduğum söylenir) keyif aldım. Oyuncuların yeşil perde önündeki performansları baz alınarak yapılan el emeği göz nuru yağlı boya tabloların birbiri ardına eklemlenmesi ile oluşan eşsiz bir film var karşımızda. Burada hem fikiriz.

Ancak “Loving Vincent” kendisine fazla aşık bir film. Tempoyu çok sık kaybediyor. ve “kim yaptı?” öyküsünün işleniş biçimi oldukça zayıf kalıyor. Bu durumda, yaratıcıların bu anlatım tarzına yabancı oluşlarının da etkisi olduğunu düşünüyorum.

Flashback sahnelerinin Van Gogh’un 1883-86 arasında Nuenen ve Antwerp dönemini anımsatan çizgilere geçişi ise güzel bir detaydı.

Van Gogh eserleri üzerinde araştırma yapıp izlerseniz, alacağınız keyif iki katına çıkar.