07.02.2018

Nokta – 86

The Babysitter (2017)

McG’nin uzun süre sonra kamera arkasına geçtiği yapım, korku komedi tarzında. Yılın bir başka eğlenceli yapımı Happy Death Day’i anımsatıyor ancak daha az yaratıcı bir eser.

En son ne zaman iyi bir film yaptığını kendisinin de bildiğini düşünmüyorum ancak en eğlenceli olduğu anlar, Judah Lewis ve Samara Weaver’ın kimyasına dayanıyor.

The Leisure Seeker (2017)

Kendisinin yazıp yönettiği ve belirli bir standardın üstüne çıkardığı eğlenceli İtalyan filmleri ile tanınan Paolo Virzì, Donald Sutherland ve Helen Mirren’ı yanına alarak benzer bir çabaya girişmiş. Ancak şakalar dahil olmak üzere her şey önceden tahmin edilebilir, belirli kalıpların üzerinden ilerliyor. İyi bir seyirlik olsa da büyük beklentiye girmemek lazım.

Despicable Me 3 (2017)

Bu filmlerden üç adet olmasının tek sebebini hepimiz biliyoruz sanırım. İlk iki film de çok matah işler değilken üçüncü film iyice dip noktaya vurmuş. Yine de Trey Parker’ın Michael Jackson ve 80’ler hastası kötü karakteri sayesinde Minions (2015) saçmalığını geride bırakabiliyor.

The Circle (2017)

Google ve Apple üzerinde modern zamanlar eleştirisi olmak için yola çıkan The Circle’ın senaryosu “ilk aklına geleni yazanlar” adlı bir ekip tarafından yazılmış. “Her şeyi gören göz” temasının bu kadar başarısız olarak kullanıldığı bir film hatırlamıyorum.

Maze Runner: The Death Cure (2017)

Wes Ball çok fazla kişiye kısmet olmayan bir şekilde ele aldığı seriyi bitirdi. Bu filmde de kendine güveni gelen bir ergen gibi gerçekten çabaladığını hissediyorsunuz. Açılış sahnesi başta olmak üzere bazı aksiyon sahneleri gerçekten başarılı ancak ne film ne de seri için aynı şeyi söylemek mümkün değil.