06.05.2018

Nokta – 94

Avengers: Infinity War (2018)

Marvel filmlerinin yönü, büyük MCU çerçevesi göz önünde bulundurularak doğru isimler tarafından yıllar süren çalışmalar sonucunda belirleniyor. Bu sebepten dolayı DC’nin sağa sola savrulan yapısında oldukça uzakta, sağlam temellere oturmuş ve belirli bir kalite standardının asla altına düşmeyen işler çıkıyor.

Avengers: Infinity War da büyük düzlemde değerlendirildiğinde serinin oldukça başarılı bir halkası ancak klasik giriş gelişme sonuç anlatı yapısına sadık olamadığı için izlediğimizin özünde bir hikâye olduğunu yalnızca kısa dramatik anlarda farkına varabiliyoruz. Filmin geri kalanı bir CGI festivaline dönüşüyor.

Bu ufak şerhe rağmen şunu söylemem gerek: Bu kadar karakter ile nasıl bu işin altından kalkabilirler ve tempoyu koruyabilirlerdi bilemiyorum. Tüm hamlelerin doğru yapıldığı bir satranç mücadelesini izlemek gayet keyifliydi. Final hakkında bu platformda konuşmaya gerek yok ancak bir yerlerde gözüm çarpan “kolaya kaçmak” tabiri kullanılacak en son ifade olmalı.

A Quiet Place (2018)

Bir ailenin sese karşı duyarlı yaratıklar tarafından avlanıyor olması fikri başlı başına ilgi çekici ve ortada müthiş bir korku filmi potansiyeli var. John Krasinski gayet temiz bir iş çıkartmış. “Jump Scare” denilen ve korkutucu olamayan kötü filmlerde çokça kullanıldığı için adı kötüye çıkan, “yüksek ses ve ani hareket ile korkutma” tekniği çokça kullanılmış ancak yaratılan başarılı atmosferde bundan rahatsız olduğumu söyleyemem.

Filmin asıl sorunu senaryosunda ve olduğundan daha dramatikmiş gibi davranmasında. İçi dolu korku filmlerine son yıllarda alıştık. Sadece işçiliği ve atmosferi ile ön plana çıkanları beğenmek de bu sebepten ötürü zorlaşıyor ancak bu A Quiet Place’in kalburüstü bir film olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Daddy’s Home 2 (2017)

A Bad Moms Christmas filmini geçtiğimiz haftalarda komik olmadığı ve kendini otomatik pilota aldığı için eleştirmiştim. Daddy’s Home 2, daha evvel Meet The Fockers devam filmlerinde ve A Bad Moms Christmas’ta kullanılan “Hadi şimdi bunların anne-babaları da gelsin ama onlar da çok ünlü olsunlar” adını verdiğim formatın nispeten düzgün kullanılmış bir örneği. En azından Mel Gibson ve John Lithgow’u izlemek keyifli.