08.06.2016
Now You See Me 2: Göremediklerinize İnanma Sanatı
Hollywood eleştirmenler bazında pek tutulmayan ancak gişe anlamında tatmin eden projelere yeni bir halka daha eklemeyi ihmal etmiyor. Now You See Me de bu tip filmlerden biri olarak devam filmiyle izleyicilerin karşısına yeniden çıkmaya hazır gözüküyor. “Sihirbazlar Çetesi 2” adıyla Türk seyircisini karşılayacak olan yapım, yıldızlarla dolu kadrosuyla ilk filmden öteye gidebilecek mi sorusuna bu yazıda yanıt vermeye çalışacağız.
Filmin konusu ise kısaca şöyle özetlenebilir: Kendilerine “Four Horseman” adını veren sihirbazlar grubu, son gösterisinden bu yana ortalıklarda gözükmemişlerdir. Ancak sonunda sahtekarların maskesini çıkartmak üzere yeni bir şova dahil olurlar. Birkaç aksilik sonucunda şovları bozulan ekip bir anda FBI’n en çok arananlar listesine girerler. FBI ajanı Dylan Rhodes (Mark Ruffalo) da deşifre olur. Ekip şovun gerçekleştiği yerden kaçarken, tuzağa düştüklerini anlarlar. Belanın tam ortasında kendilerini bulan Four Horseman yeni sihirbazlıkların yardımıyla bu sorunun üstesinden de gelebilecekler midir?
İlk filmin kadrosu Isla Fisher dışında korunmuş gözüküyor. Ayrılan oyuncunun boşluğunu ise Amerika’nın yükselen yıldızlarından biri olan Lizzy Caplan ile dolduruyorlar. Bu hamle hikaye anlamında olmasa da, karakter anlamında etkili oluyor. Çünkü Fisher’ın canlandırdığı ne kadar silik bir şekilde belleklerden uçup gittiyse, Caplan’ın rolü o kadar akıllara kazınıyor. Çünkü boş konuşan, işten çok ağzı işleyen şakacı bir karakterin varlığı, belki de filmdeki en büyük yenilik olarak dikkat çekiyor.
İlk hikâyenin daha global bir vizyonda genişletildiği film, tek başına bir film olmaktansa ilk filme bolca gönderme yaparak ilk filmin de izlenmesi gerektiğini vurgulanıyor. Bu hamle ilk filmde gişeye katkı sağlayan insanları aynı koşullarla bir kez daha salona çekmek olarak yorumlanabilir. Nitekim ilk filmdeki gösterilerle ilerleyen şablon, bu filmde biraz daha aksiyon öğeleriyle süslenerek reality şovları andıran televizyon serilerinden arındırılmaya çalışılmış. Ancak ne yapılırsa yapılsın, ilk filmin şablonuna kayılarak yeniliksiz bir devam filmi olarak izleyiciyi aptal yerine koymaya çalışıyor.
Sihirbazlığın gösterişli dünyası ve basit görsel şovlarıyla görsel efektlerin katkılarını sonuna kadar kullanan yapım, içindirde barındırdığı kötü esprileriyle sempatik olmaya çalışsa da, ne yazık ki kendini tekrar eden olay örgüsüyle yeniliklere şans tanımamayı tercih ediyor. Filmin oyuncu performansları ilk filmdeki vasatlıkla ilerlerken, bu filmde karşılaşacağımız yeni isimlerden Daniel Radcliffe’ın karakteri Walter Mabry’nin varlığı ile razzie ödüllerinde adaylık alması garanti gibi gözüküyor.
Sonuç olarak ilk filmi sevenler, bu filmi de sevip eğleneceklerdir. Ancak ilk filmden minimum farklı bir film izleyeceklerini düşünürsek, kazanan her zamanki gibi Hollywood dışında başka kimse olmayacaktır. Bu filmin tutması halinde ilk iki filme benzer üçüncü filmin de olasılığı açıkçası içimi acıtıyor. Gişe yapan Hollywood filmlerinin bu kadar ucuz hareketlerle ayakta durmasındansa, orijinal eklemelerle yükselmesi her daim seyirciyi daha mutlu edecektir. Sihirbazlık gösterileri, eğlence ve bolca koşuşturmaca… Özetle filmin içeriği bunlardan ibaret diyebiliriz.