16.06.2018

Ocean’s Eight: Akıllı Kadınların Soygun Planları

Kadınlar İş Başında…

Hollywood yıllarca gişe anlamında tatmin eden serilerini yeniden canlandırmanın peşinde olduğundan dolayı bunu nasıl yapabilirim diye düşünedursun. Ghostbusters ile başlayan yeni bir akım sayesinde başarılı olmuş filmler yeni nesle kadınların ağırlıkta olduğu kadrolarla aktarılmaya başlandı. Lakin Ghostbusters’ın bu parlak fikre rağmen hem seyirci tarafından, hem de eleştirmenler tarafından facia olarak nitelendirilmesinden sonra Ocean serisinin aynı formülle ortaya çıkması sinemaseverlerin aklında soru işaretleri yaratmıştı.

Nitekim Ocean’s 8 adıyla vizyona giren yapım, öncüllerinin izinde giden yapısı, kadroda yetenekli simaların varlığıyla eli yüzü düzgün bir işe dönüştürülmesi başarıyla tamamlanmış gözüküyor. Filmin kadrosundaki Cate Blanchett, Anne Hathaway, Helena Bonham Carter ve Rihanna filmin başarıyla performans veren oyuncuları olurken, Sandra Bullock için ekstra parantez açmak gerekiyor. Komedi filmlerinde de tecrübeli olan aktris, filmi tek başına adeta sürüklemeyi başarıyor. Bir takım işi soygun filmi olan yapım, yer yer ters köşe yapan muzır senaryosuyla ana akım sinema fanatiklerini mutlu edebilecek her türlü unsura sahip gözüküyor.

Yepyeni Bir Kadroyla Yeni Sayfa…

Filmin konusuna göz attığımızda hapisten çıkan eski filmlerin başrolündeki George Clooney’in kız kardeşi Debbie Ocean (Sandra Bullock) hapisten çıkar çıkmaz yeni bir soygun planı yapar. Ortağı Lou (Cate Blanchett) ile yeni bir kadro toplamaları gerekmektedir. Bu yüzden de plana yönelik hamlelerini yaparlar. Paha biçilemez bir mücevheri çalmaya çalışacak olan ekip, bir yandan kendi iç sorunlarıyla mücadele ederler.

Hikâye anlatısı olarak genelde bankaları hedef alan Ocean serisi, bu sefer kadınlar söz konusu olduğunda mücevherlere yönelmiş. Böylece yapılan planların daha aktif bir mecrada vuku bulması tasarlanmış. Böylece insanların gözü önünde sihirbaz gibi yapılan soygun filmi, filmin cazibesini arttıran ana unsur olarak filmde yer alıyor. Her şeyin tıkır tıkır işlemesi ve çok minik sorunlar dışında herhangi bir olayın olmaması ise filmin heyecan dozajını maalesef sekteye uğratan nokta gibi yorumlanabilir.

Filmin En Büyük Eksisi Güçlü Bir Kötü Karakter Eksikliği

Filmde kötü karakterin olmaması durumu yüzünden çatışmalar olabildiğince zayıf kalmış. Eski serilerde Al Pacino, Vincent Cassell ve Andy Garcia gibi ağır topların işleri zorlaştırması sayesinde heyecanın kat kat arttığı filmleri düşündüğümüzde Ocean’s 8 eli yüzü düzgün ama belli bir sınırı geçemeyen bir film olarak akıllarda kalıyor. Bu da doğal olarak villain eksikliğini vurguluyor. Filmdeki maliyeden gelen villain görünümlü karakter ise ne yazık ki filmin geneline hakim olan basit senaryo mantığında planın içinde kendine yer bulduğundan gerilim yansıtan bir araca dönüşemiyor.

Sonuç olarak keyifli vakit geçirebileceğiniz bir soygun hikâyesi anlatan iyi bir komediye imza atılmış. Özellikle oyuncu performansları gayet yerinde kotarılmış. Cate Blanchett geçmiş filmlerde Brad Pitt’in rolünü üstlenirken, diğer kadronun daha özgün karakterler olduğu söylenebilir. Ancak onlar da ABD’nin çoklu kültürel yapısının içinde yer alan seçimler olarak göze batıyor. Yaz aylarında sinemalarda hoşça vakit geçirmek adına iyi bir seçenek olan Ocean’s 8, olası devam filmlerinin kapısını açabilir.