13.10.2017

Oscar Peşinde: İlk Festivaller Sonrası

Filmekimi ve Adana Film Festivali’nin ardından ödül sezonunda öne çıkacak filmlerin bir kısmını izleme imkanı bulduk. Böylece filmlerdeki performanslara, adaylık alma olasılıklarına dair genel fikirler daha da netleşti. Yine de eleştirmen birlikleri ödülleri başlayana kadar tablonun daralmasını bekleyemeyiz. İzlemediğimiz filmler ve henüz kendini öne sürmeyen filmleri de hesaba katarsak heyecan son ana kadar devam edecek gibi gözüküyor.

GENEL TABLO

Toronto Film Festivali’nde artık Three Billboards Outside Ebbing, Missouri filminin neden çok beğenildiğini biliyoruz. Yönetmen Martin McDonagh sahip olduğu sağlam bir senaryonun bilincinde olduğu için filmini ilmik ilmik işlemiş. Oyuncu performansları üst seviyede ve sıkı bir kara mizah malzemesiyle yarışın favorilerinden biri olduğunu kanıtladı gibi. Frances McDormand ve Sam Rockwell oyunculuk dallarında Oscar biletlerini şimdiden aldılar diyebiliriz. En iyi film, senaryo, yönetmen adaylıkları da kaçınılmaz duruyor. Hatta şimdiden özgün senaryoda heykelciği kucaklamaya en yakın aday dersek iddialı olmayız.

The Shape of Water da bu senenin en çok adaylık alacak filmlerinden biri olarak akıllarda netleşmiş durumda denilebilir. Film karanlık bir masalı anlatırken aslında akademi üyelerinin pek de yüz vermediği öğeleri içerisinde bulunduruyor. Cinsellik ve şiddet temalı filmler zaman zaman ödül alsalar da muhafazakâr kesim tarafından biraz geri kafalı yaklaşımlar da görmek mümkün gözüküyor. Bu açıdan kazanacağı dallardan çok alacağı adaylıklarla şimdiden konuşulacak bir film konumunda gözüküyor. Sally Hawkins ve Guillermo Del Toro adaylıkları kesin gibi. Onların dışında Octavia Spencer siyahi oyuncu boşluğu nedeniyle yardımcı kadın oyuncu listesine sızma ihtimali en yüksek oyuncu olarak kendini belli ediyor. Bu rolü Forrest Gump’taki Bubba rolüne benzetebiliriz. Hatta onun kadın versiyonu dersek aklınızda bir şeyler canlanacaktır. Barry Jenkins ve Michael Shannon ise güçlü oyunculuklarıyla potaya girebilirler. Ancak onlar için daha erken. Diğer filmlerden fiyasko haberlerini beklemeleri gerekecek.

Yurtdışında yankıları bitmeyen bir diğer film ise Call Me By Your Name’di. Türk seyircisi de bu filmi kucaklarken filmin ödül sezonundaki durumuna göz attığımızda filmin en güçlü yanının uyarlama senaryosu olduğunu görüyoruz. Hatta senaryosu bu dalda favori dersek çok abartmayız. Timothée Chalamet genç bir oyuncu olmasına rağmen rolünde harikalar yaratırken bu senenin Lucas Hedges’i olacağı gün gibi ortada denilebilir. Oyunculuk kategorisinde dalındaki boşluk yüzünden rahat davranan bir isim ise Michael Stuhlbarg olarak söylenebilir. Filmdeki son derece doğal oyunculuğuyla çok göze batmayan oyuncu, filmin sonundaki baba-oğul konuşmasıyla Oscar adaylığını rahatça yakalayacaktır. Bu durumu geçen seneki Michelle Williams durumuna benzetebiliriz. Tüm film boyunca çok göze batmasa da filmin sonundaki yüzleşme sahnesiyle neredeyse Oscar’ı alıyordu. İtalyan yönetmen Luca Guadagnino ve Armie Hammer ise diğer aday adaylarının tökezlemesini bekleyecekler.

Victoria ve Abdul’e baktığımızda Judie Dench’in tam kararında oyunculuğunu görüyoruz. Fakat bu tip rollerde sık performans gösteren bir oyuncunun en iyi performansı olduğunu söyleyemeyiz. Ama yine de beşinci sıradan en iyi kadın oyuncuya dahil olursa şaşırmayız. Victoria ve Abdul filmi ise tek garanti adaylığını kostümden dalında alacak gibi gözüküyor. Hint ezgileriyle İngiliz tarzının bir araya getiren kostümler, tam da Oscar’ın seveceği tipteler…

Battle of the Sexes ise daha çok oyunculuk dallarında şansının olduğunu hissettiren filmlerden biri diye yorumlanabilir. Emma Stone harika bir performansla listede beşinci olmaya çabalayacak. Steve Carell de çok iyi olmasına rağmen karakterinin ne kadar renkli kişiliğine rağmen filmin odak noktası konumunda görünmüyor. Bu durum da unutulmasına yol açabilir. Zaten oyuncunun Last Flag Flying ile de gündeme gelmesi bekleniyor.

Blade Runner 2049 harika fragmanına rağmen görüntü yönetmenliği dışında garanti bir adaylığı olmadığını açıkça görünüyor. Muhtemelen teknik dallar dışında görmezden gelinebilir.

Wind River’ın bu seneki Hell or High Water olacağı söylentileri de dedikodudan ibaret çıktı. Belki kampanyayla film iyi bir yerlere konumlandırılabilir ama ne yazık ki film vasatlığından dolayı hiç güven vermiyor.

En iyi erkek oyuncu kategorisinde olmasını beklediğimiz Joaquin Phoenix’in adaylığı da başka bahara kaldı. Film garip bir şekilde aniden 2018’e ertelendi. Böylece You Were Never Really Here ödül sezonundan resmi olarak çekilmiş oldu. Diğer adaylara boşluk açıldı.

Bu filmlerin dışında The Post, Last Flag Flying, Downsizing, Phantom Thread hâlâ beklediğimiz filmler olarak listemizde yer alıyorlar. The Florida Project’in Antalya Film Festivali’nde ilk kez gösterileceğini de hatırlatmakta fayda var. Şimdilik bu kadarla yetiniyoruz. Sizleri güncellenmiş muhtemel adaylıklar için kategorilerle baş başa bırakıyorum.