22.03.2018

Pacific Rim: Uprising – Dünya Yine Dev Robotlara Emanet

Jeager Pilotları Ön Planda…

2013 yılında taze Oscar ödüllü Guillermo Del Toro’nun yönetmenliğini üstlendiği Pacific Rim vizyona girdiğinde aksiyon dünyasında heyecan yaratan bir proje olmuştu. Ancak film gişe olarak bir yere kadar tatmin etse de, eleştirmenlerin gözünde pek değer görmemişti. Aradan geçen beş yılın sonunda yapımcılar devam filmiyle çıkageldiler. Başrollerin yeni isimlere devredildiği filmde ilk filmdeki Idris Elba’nın omuzlarında yüklendiği yükü Star Wars filmleriyle tanınmaya başlayan genç isim John Boyega’ya devretti. Scott Eastwood, Cailee Spaeny gibi isimlere uluslararası bir kadro eşlik etti. Uzakdoğuluların hükmünü kabul ettirdikleri yeni film, yenilenmiş kadrosuyla devam filminin oluşturdu.

Son Pasifik Savaşı’ndan bu yana yıllar geçmiştir. Dünya koca bir hurdalığa dönerken insanlar devasa robotların parçaları toplayıp satma işine girmişlerdir. Jake (John Boyega) ve Amara (Cailee Spaeny) da bu tip işlerle ilgilenirlerken güvenlik robotlarına yakalanırlar. Bu robot pilotu olmaları için büyük bir şanstır. Bu yüzden de Jake eğitimci, Amara ise öğrenci olarak bu maceraya dahil olurlar. Ancak Kaiju tehlikesi farklı bir şekilde patlak verince bu eğitimsiz pilotların göreve gelmeleri aceleye gelir.

Godzilla’nın İzinden Gidiyor

Godzilla kültüründen çıkagelen Pacific Rim, devasa robotların birbirleriyle savaştığı yapım olarak aksiyonseverlerin ilgisini cezbeden bir iş olarak özetlenebilir. Yeni filmin neredeyse ilk filmle benzerliklerinin olduğunu söyleyebiliriz. Neredeyse aynı hikâye kurgusuyla ilerleyen Uprising, çncülüne göre kendisiyle daha çok dalga geçen ve kendini ciddiye almayan bir oluşuyla eğlence dışında pek bir şey vaat etmeyen bir film olarak seyirci karşısına çıkıyor.

Idris Elba’nın karizmatik aura’sının yerinde yeller eserken, Boyega’nın kadroya katılmasıyla beraber hikâyenin bir anlamda yaş kitlesini düşürmüşler. Pekala kanlı sahnelerin varlığı söz konusu olabilecekken, yapımcılar belli bir yaş bareminden kaçınarak daha güvenli hamlelerde bulunmuşlar. Bu vesileyle de filmin mizahi yönü çoğaltılarak hedef kitlenin ihtiyaçlarına yönelik karakterler tasarlanmış. İlk filmin dünyayı kurtarma motivasyonu, bu filmde atalarımızın mirasına leke sürdürmemeliyiz tavrına dönüşmüş.

Son derece zorlama bir senaryo kurularak film kendince ilk filmin hikâyesini hortlatmaya çaba göstermiş. Böylelikle ilk filmden kalan az sayıdaki karakteri bu filmin ön saflarına taşıyarak eski filmi severleri de yanlarına almak istemişler. Ancak kötü karakterin (hangi karakter olduğunu spoiler olacağı için açık edemediğimden kötü karakter olarak bahsini geçireceğim) amaçsız bir şekilde Kaiju’ları yeniden dünyamıza geçirme sevdası ve nedensiz yere oluşan aksiyon sahneleri inandırıcılıktan uzak ve filmin kendi evreni içinde tutarsız bir şekilde filmin odağına yerleştirilmeye çalışılmış. Bu durum da zaten ayakta zor duran devam filminin hikâye bazlı çökmesine neden olmuş.

Aksiyon Sahneleri Filmin Temelini Oluşturuyor

Filmin aksiyon mizansenlerinin Godzilla ve Transformers filmlerine benzerliğini söylememe bile gerek yok. Çünkü bu tip filmlerin takipçilerinin tahmin edebileceği görsel yapının varlığı filme gitmek istemeniz için tek neden olabilir. Filmin hikâyesine eklenen entrikaların derinliksiz tasarlanması ve karakterlerin sığ arkaplanları filmin sadece aksiyon mizansenlerinine değer verdiğini gösteriyor.

Karakterlerin okuldaki bir sınıfı andıran öğrenci atışmaları, devasa robot savaşları ve düşünmeden izleyebileceğiniz bir aksiyon filmi… Bu saydıklarımın hepsi filmin içinde mevcut bulunuyor. Ancak filmden daha ötesini hayal edenlerdenseniz. Bu filmin ilk filmin gerisinde olduğunu söylemekte yarar var. Oyuncu kadrosunun zayıflığı ve senaryonun ilk filme göre gediklerinin bir hayli fazla oluşu pek de başarılı bir devam filmi olmadığını fark ettiriyor.