14.05.2022
Pera Palas’ta Gece Yarısı: Zaman Yolculuklu Senaryo mu?
Pera Palas’ta Gece Yarısı, Netflix’in yerli yapımlarından biri. Yayınlandığı sıralarda çeşitli sebeplerden eleştirildi ama bu eleştirilerden en ağır basanı başrol Hazal Kaya’nın oyunculuğu oldu. Bunun ağır basmasının sebebi zaman yolculuklu polisiye bir hikâyede olayları çözecek karakteri canlandıran başrolün senaryonun açıklarını kapatmasını beklemek olabilir. İzleyici, vasat bir Amerikanvari senaryonun büyük bir prodüksiyonla ve ünlü oyuncularla izlenebilir hale getirilmesine şahit oluyor.
Görsel olarak
Pera Palas’ta Gece Yarısı’nın görselliğine fazla bir şey söylemeden hikâyesine ve senaryonun yapısına odaklanmak gerekiyor çünkü dekor ve kostüm anlamında incelikle seçilmiş ve tasarlanmış olduğu belli oluyor. Yine de kısaca yorum yapmak gerekir. Tercih edilen ışık, polisiye hikayeye katkı sağlarken tempoyu arttırmaya çalışan kamera da kimi zaman reklam görsellerine dönüşüyor. Hikayenin temposunun düştüğü, gizem ve maceranın izleyiciye geçmediği noktalarda kamera da duruma uyum sağlıyor. Hikayenin eğlenceli denebilecek taraflarındaysa-özellikle kulüp sahnelerinde- kamera izleyiciyi dönemin eğlencesine dahil etmek açısından başarılı. Bu noktada öyle bir kulüp için başrole tasarlanan sahne şovunun ortama göre düşük kalması dikkat çekiyor. Görsel efektlerin de yine bir Netflix yerli yapımında yetersiz kaldığına dikkat çekilmeli. Bu yetersizliğin yapamamaktan çok bir tercih haline gelmiş olduğu söylenebilir.
Senaryo ve olay örgüsü
Senaryoyu hikâye, olay örgüsü, diyaloglar, karakterler ve çatışmalar üzerinden incelemek yararlı olabilir. Bir ajansta gazetecilik yapan Esra, Pera Palas hakkında bir yazı yazmak için otele gider. Agatha Christie’nin gizemli odasından açılan bir portalla zaman yolculuğu yapar. Tarihin akışında istemeden değişiklik yapar ve olaylar gelişir. 1919’da Mustafa Kemal için planlanan bir suikastı durdurmak zorunda olan Esra kendisini bir dedektiflik hikayesinde bulur.
Heyecanlı olabilecek bu hikaye olay örgüsü adımına geçildiğinde aksamaya başlıyor. Örnek vermek gerekirse Esra’nın geceyi otelde geçirmesinin sebebi sağınak yağış. Esra yazısı için gerekli bilgileri otel müdürü Ahmet’den almış otelden ayrılacakken bir bakıyorlar yağmur yağıyor. Ahmet de ona geceyi otelde geçirmesini teklif ediyor. Issız bir yerde, az vasıtanın bulunduğu bir zamanda ya da mekanda yağmur yağması karakteri bir yerde konaklatmak için geçerli bir sebep olabilir ama 2022 İstanbul’unda geçen bir sahne için ne kadar geçerli tartışılır.
Senaryoda olaylar genel olarak bu şekilde motivasyonu düşük durumlarla bir adım sonrasına geçiyor. Benzer bir durum Esra’nın 1945’deki sekansında da bulunuyor. Bilmediği alternatif bir zamanda hapishaneye giren Esra bir anda her şeyden sıyrılıyor ve hapisten çıkıp aksiyonlara girip 1919’a dönüyor. Bu zaman diliminde kızıyla karşılaşması bile gerekli duygusal etkiyi izleyicide yaratamıyor.
Hikayenin üç ana karakter üzerinden ilerliyor olması ve bunlardan ikisinin dramatik bir şekilde birbirine aşık olması fazla zorlama duruyor. Bir çok hikayede rastladığımız bu durumun Pera Palas’ta Gece Yarısı’da işlemiyor olmasının sebebi yine olay örgüsü. Erkek karakter bu hissi başından beri hislerini yansıtıyor olsa da Esra’nın ona hangi noktada ondan vazgeçemeyecek kadar aşık olduğu anlaşılmıyor.
Diyaloglar
Yerli Netflix yapımlarında sık sık eleştirilen dublaj gibi diyaloglar Pera Palas’ta Gece Yarısı’nda da var ama diyaloglar hakkında asıl üzerinde durmamız gereken şey jenerik cümleler. Yine bir önceki örnekten ilerleyelim. Esra otelin barında yazısını tamamlar ve yıllık izne çıkacak olan Ahmet’le bir içki içmeye karar verirler. Esra hayatında önemli şeyler yapmaktan bahseder. Anlamlı şeyler yapmanın peşindedir ve bunu hiç de karakterin ağzına oturmayacak bir şekilde bir çırpıda ifade eder. Bu noktada başka bir örnek de Esra’nın Peride’nin yerine geçtiği sıralarda 1919’da babasına karşı attığı feminizm tiradı olabilir. Ayrıca bu yerli yapımlarda görülmek istenen güçlü kadın karakterin sloganlarla var edilmeye çalışması olarak yorumlanabilir. Ki güçlü kadın karakter bu mudur tartışılır.
Karton karakterler
Pera Palas’ta Gece Yarısı beş karakter üzerinden dönen bir hikâye olarak tanımlamak mümkün. Esra/Peride, Ahmet, Halit, Sonia, İngiliz Komutan George. İki ana karakterde ara ara girip çıkıyor. İlki Dimitri ikincisi de Komutan Reşat. Bu karakterler arasında en tek boyutlu karakter İngiliz Komutan George. İlk bölümden sezon finaline kadar aynı duygu ve durum içerisinde. Kibirli ve plancı. Yedi bölüm içerisinde tek bir sahnede -Peride’yle yemek sahnesi (8. bölüm)- ikinci bir boyuta kavuşacakmış gibi oluyor ama o da zaten öncesi ve sonrası olmadığı için havada kalıyor. Ki 8. bölüm karaktere bir boyut vermek için de çok geç bir bölüm sayılabilir.
Dizide birkaç boyutlu olmaya en yakın karakter Ahmet’in annesi Sonia. Kendi içinde çatışması en sağlam karakter olarak, dizinin en umut vaat eden karakteri olmasına rağmen o da son bölümlere doğru hikayeyi düğümlemek için karakter için aşırıya kaçan aksiyonlara sokulup bir şekilde kurban ediliyor ve tek boyutlu olarak hikayedeki varlığını sürdürüyor. Bu noktada olay örgüsü karakterin bu değişimi destekleyecek şekilde kurulmuş olsa karakterin hareketleri izleyiciye aşırı görünmeyebilir ve hikaye açısından da işlerlik kazanabilirdi.
Çatışmalar
Otel müdürü Ahmet’in babasıyla karşılaştığındaki sahnelerdeki sahne içi gerilimden de bahsetmek mümkün değil. Bu noktada karakterlerin evrilmesini sağlayacak kişisel çatışmalarından ve birbirleri arasındaki çatışmalardan bahsetmek gerekir. Benzer şekilde Esra ve Halit arasında yaratılmak istenen aşk-nefret ilişkisi çatışmalarla desteklenmiyor. Burada hem iki karakteri direkt karşı karşıya getirecek olayların düşüklüğü hem de iki karakter arasında gerilim yaşanan sahnelerde sahne içi gerilimin yetersizliği etkili oluyor.
Dimitri ve Ahmet arasında başlayan gerilim de arkadaşlıkla sonuçlanıyor. Yine burada da bu dönüşümün sebebini anlamak ya da aşamalarını takip etmek mümkün olmuyor. Bunun sebebi de olay örgüsünün genel olarak Esra-Halit aksında ilerlemesi. Dimitri ve Ahmet arasındaki çatışmaya yeterli zamanın ayrılmaması hem kopukluk yaratıyor hem de hikayenin heyecanından kısıyor.
Tüm bunlara rağmen Pera Palas’ta Gece Yarısı’nın final sahnesi merak uyandırıcıydı. Beklentileri karşılar mı emin olmak mümkün değil ama ikinci sezona şans verilebilir.