29.03.2018

Ready Player One: Büyüleyici Bir Popüler Kültür Çılgınlığı

Özlediğimiz Spielberg Geri Dönüyor

Sinemanın büyüsü söz konusu olduğunda ilk akla gelen yönetmenlerden biri olan Steven Spielberg uzun kariyerinde farklı işlere imza attı. Kimi zaman ciddi konularak sinemanın etkileyici öğelerini yedirerek harika işler çıkardı. Ancak belki de eğlence sineması denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olmayı da becerdi. Çocuksu yönü ve yaratıcı vizyonu sayesinde aile sinemasında da önemli bir figür olarak kabul ediliyor. Indiana Jones serileri, Jurassic Park, Ten Ten ve daha niceleri sırasıyla geldi. Spielberg tükendi denildiği anda karşımıza Ready Player One ile çıktı. Sinemanın büyüsü bir kez daha seyirciyle beraber salonları sarmalıyor.

Önemli bilim kurgu filmleriyle de akılda kalıcı olmaya başlayan Spielberg, karşımıza yeni bir bilim kurgu filmiyle çıkageldi. Ready Player One popüler kültürün önemli öğelerini içinde barındıran, farklı sinema klasiklerine göndermeleriyle “geek” kitleyi son derece memnun edecek bir işle vizyona giriyor.

Dünya kast sisteminin engebelerine rağmen ayakta kalmayı sürdürürken insanların eşit olduğu tek bir arena vardır. Oasis adındaki sanal bir evrende insanlar normal yaşantılarındaki çöküntülerine rağmen bu platformda hayat bulmaktadırlar. Wade (Tye Sheridan) da bu sanal dünyadaki sıradan oyunculardan biridir. Hayatı kötü gitse de bu evrende arkadaşlarıyla beraber çeşitli maceralar yaşamaktadır. Oasis’in yaratıcı beyni Halliday (Mark Rylance) öldükten sonra mirasçısını bulmak üzere bu evrenin içine üç gizli oda yerleştirmiştir. Ancak bu odalara ulaşmanın tek yolu oyun içindeki ölümcül yarışmalardan sağ çıkmaktır. Wade ve arkadaşları bu mirasın kötü güçlerin eline geçmeden sırrını çözmeye çalışır.

Büyüleyici Bir Görsel Yapı

Spielberg seyirciye öyle bir evren sunuyor ki karşımıza sanal gerçekliğin karmaşası içinde bir bilim kurgu dünyası çıkıyor. Uçan arabaların, her yere ulaşan drone’ların olduğu bu evrende; izleyiciye tüm piyasaya hakim olmak isteyen kötü niyetli oyun şirketlerine savaş açan isyan eden gençlerin hikâyesi sunuluyor. Alınan yüzlerce telifler sayesinde oyunseverlerin ve sinefillerin aşık olacağı bir atmosfer ortaya çıkıyor.

Aksiyonun bir an bile durmadığı bir sinematografinin içinde seyirciyi video oyunlarının karakterleri, kült filmler ve acımasız gerçek dünyadan kurtulma fırsatı sunuluyor. Ortaya çıkan sonuç ise tek kelimeyle göz kamaştırıcı… Mortal Kombat’tan tutun, The Shining’e, Geleceğe Dönüş’ten Iron Giant’a adını dahi hatırlayamadığımız tonlarca göndermeyle mest olmamızı sağlayacak türlü referansın olduğu bir film yaratılmış.

Mark Rylance idealist oyun tasarımcısı rolünde kariyerindeki karakterlerden daha farklı kompozisyon çizerken, Ben Mendelsohn yine harika bir villian karakteri performansı sergiliyor. Günümüzün pek adı anılmayan oyuncularından olan Mendelsohn yine her girdiği projede rolünün hakkını verdiği gibi bu filmde de filmin kötülük ihtiyacını başarılı bir şekilde üstleniyor. Genç oyuncular Tye Sheridan ve Olivia Cooke ise bu heyecanlı serüvende başarılı işler çıkartıyorlar.

Hayal Gücünü Besleyen Önemli Bir Anaakım Filmi…

Ready Player One, Hollywood’un bir süredir denediği sinemayla oyun dünyasını birleştirme projesini layıkıyla yerine getiriyor. Pixels, Speed Racer gibi filmlerin deneyip de başaramadığını başarıp ruhu olan bir filmin doğmasına olanak sağlıyor. Filmin görsel yapısını bazı açılardan Avatar’a benzetebiliriz. Zaten filmin çoğunluğunun CGI teknolojisinden yararlanılarak bir efekt bombardımanına dönüştüğü düşünürsek, kurmaca kısımların can sıkıcı gerçekliğini unutmamız kolay oluyor.

Sonuç olarak karşımıza hayal gücünün nimetlerinden sonuna kadar yararlanan tam bir geek hazinesi çıkıyor. 3D teknolojisinin hakkını veren az filmin çıktığını düşünürsek bu filmi 3D ve IMAX olarak deneyimlemek boynumuzun borcu oluyor. Kısa ve öz olarak bu yılın şimdilik en iyi blockbuster’ı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hayal gücünü onurlandırmak adına bu film için sinemaları şereflendirmenizi tavsiye ediyorum.