19.08.2021

Reminiscence: Mitolojik Temsillerle Kısa Bakış

Reminiscence/Zihin Gezgini, West Word’den tanıdığımız Lisa Joy’un ilk uzun metraj filmi. Post apokaliptik bir dünyada geçen film bolca romantizm içeren bir bilimkurgu. Hugh Jackman ve Rebecca Ferguson rol aldığı film görsel tasarımıyla öne çıkıyor.

Reminiscence, karakterlerin zihnindeki anılar arasında dolaşarak polisiye bir aşk hikayesi sunuyor. İnsanlara anılarını yaşatacak ve onların anılarını üçüncü kişilerin üç boyutlu izlemesini sağlayacak bir cihaza sahip olan eski asker Nick ve yine eski asker Watts’la beraber, dönemin mutsuz insanlarına kendi anılarını pazarlayarak hizmet verir. Ayrıca cihaz sorgulamak için icat edildiğinden adli vakalar için de kullanılmaktadır. Mae’ le bu cihaz sayesinde tanışan Nick kırmızılı kadına aşık olur ve polisiye olaylar gelişir. Zihin, gerçeklik ve zaman hakkında keskin düşünceleri olan Nick Mae’le tanışınca dönüşüm sürecine girer.

“Asla geriye bakma!”

Filmin afişinde de yer alan bu söz Nick’in hayat mottosu. İklim değişikliğiyle beraber kaosa süreklenen toplumda askerlik yapmış olan Nick çok fazla şey görmüştür. O yüzden odaklanması gereken tek şeyin şu an olduğu kararına varmıştır. Filmin çeşitli sekanslarında Nick bunu tekrarlar. Remenicence’ın başında hatıralar üzerine düşüncesini dile getiren Nick, hatıraların insanları kovalamadığını, insanların kovalayan konumda olduğunu söyler. Cihazı kullanmayı bir nevi zayıflık olarak görür. Ama eski sorgu cihazıyla dünyanın bu yeni halinde geçimini sağlayabilmektedir. Yaptığı “kötü” şeylerden (bir insanı yakmak gibi), iyi niyetli bir şekilde yaptığı kanısına varılarak bu cihaz sayesinde kurtulur. Nick hayat mottosuyla her koşulda hayatta kalabilmiştir. Bunu analitik düşünmesine borçludur.

Apollon ve Artemis

Film boyunca askeri özellikleri ön planda olan iki karakter Nick ve Watts adeta birbirini tamamlayan savaşçı iki kardeş gibidir. Nick’in başı sıkışığından Watts hep oradadır. Beraber çalışırlarken cihazı Watts çalıştırır ama kontrolde hep Nick vardır. Nick karar veren ve Watts uygulanmasına yardım eden konumdadır. Yine de cihaz sayesinde ikisi de insanların anılarını görebilecekleri tanrısal bir bakışa sahip olurlar. Watts kadınsı(doğurganlık) bir tepki verdiğinde Nick onu hemen kendisinden uzaklaştırır.

Artemis ve Afrodit

Mea öyküye dahil olmadan önce aseksüel bir ortam söz konusudur. Watts’da kadınsı hiçbir belirti yoktur. Hatta maskülen kimliği o kadar öndedir ki cinsiyetçi şakalar bile yapar. Mea sisler arasında ilk belirdiğinde Watts gözlerini devirir. Mea’nın cinsel kimliğinin önde olması ona göre çok arkaik ve küçük düşürücü bir şeydir. Bunu tavırlarından sürekli belli eder.

Apollon ve Oedupus

Remeniscence’ın kilit karakterlerden, polisiye hikayeyi başlatan iş adamının oğlu Sebastian (Mojean Aria) annesine takıntılıdır. Annesi Swati (Marina de Tovira) de kocasına aşırı derecede takıntıdır. Babasının ölümüyle Sebastian tam anlamıyla babasının yerine geçer. Nick Sebastian’ı küçümser ve halkı onlara karşı ayaklandırır.

Apollon ve Eros

Nick, Mea’i görünce erosa yenik düşer. Mea’in hatırasını izlediğinde Mea’in çaresiz ve romantik hali seksiliğiyle birleşince bir anda hayatının odak noktası Mea olur. Sahiplenici ve korumacı bir tavırla ona hayranlık duyar. Nick’in ilgisini savunmasız kadınlar çeker. Bu şekilde onları himayesi altına alıp çevresinde tutabilir. Yine de kadın doğurganlığı ona o kadar itici gelir ki sevgilisini bir imaj haline dönüştürüp zihninde yaşamaya devam eder.

Mea de kırmızılı kadın olarak başlayan yolcuğunu azize olarak tamamlar. Kırmızılı kadın apolonist bakışla aklanır ve idealize edilir.

Mor sümbül

Apollo’nun sevgilisi Hyakinthos başına çarpan bir diskle öldüğünde yere düşen kanlardan mor sümbüller olur. Remincence’de sahneye mor sümbül geldiğinde alan karakter idealize olur. Mea Watts’a mor sümbül getirdiğinde Nick Watts’ı kendisinden uzaklaştırır ve Watts’ın varoluşu, bulduğu huzurla anneliğe indirgenir. Watts Nick’e mor sümbül getirdiğinde de Nick peşinde koştuğu ideal aşka kavuşmuştur.

Bir Hollywood filminde mitolojik karakterlerin ve çatışmaların yer alması sürpriz değil. Bu hikayeler belki satmaya devam edebilir ama son zamanlarda klişelerden oluşan Hollywood filmleri sadece görselliğiyle öne çıkıyor. Hollywood apollonist söylemden vazgeçmediği sürece klişelere de hep yakın duracak gibi görünüyor. Yine de Reminiscence hafta sonu iki saat, başka dünyalara gidip katarsis yaşamak isteyen izleyici için önerilebilir bir film.