01.06.2017

Sevinç Erbulak’la Şipşak

1-Sinemada izlediğiniz ilk film hangisi?

İlk izlediğim film hangisi hatırlayamadım ama hatırladığım ilk film “E.T.”. Tam bir E.T. çocuğuyum, bence var böyle bir çocukluk çağı çünkü 🙂

2-Kendinize en yakın hissettiğiniz film hangisi? 

Match Point. Kendimi en yakın hissettiğim film mi bilmiyorum ama hayatın, tam da o maç filesinin üzerinde bir sağa bir sola giden ve bir noktada yere düşen bir tenis topu olduğunu düşünüyorum.

Bir de Ferzan Özpetek filmi “Bir Ömür Yetmez”. Son sahnesi şahanedir, zamanın nasıl geçtiğini bir pinpon masasıyla anlatır.

3-Yarısında çıktığınız film var mı? 

Yok. Ne olursa olsun izlerim. Belki bir mucize olur diye.

4-Bu rolü ben oynamalıydım dediğiniz bir rol var mı? 

Çok oluyor bu dediğinizden. Keşke ben oynasaydım dediğim oluyor, rolü çok sevdiğim için genellikle. Anladığım için tüm kalbimle… Cate Blanchett’in oynadığı rollerin yarısını ya da dörtte birini oynamak isterdim. Hepsini olmasın, o da mutlu olsun diye. 🙂 Blue Jasmine mesela… Hayat Güzeldir’de Roberto Benigni ile partner olmak isterdim. Limonata filminde herhangi bir rolüm olsun isterdim. Daha çok var. “Her” filminde Scarlett’in yerinde olmak isterdim mesela. Hiç görünmeden oynama fikri şahaneydi gerçekten. Shakespeare in Love’da Gwyneth’in yerinde olmak da tatlı olurdu. Hem dönem filmi hem de fena partner. Sils Maria’da da Juliette Binoche olmak vardı ama mümkün değil biliyorum. Juliette, bambaşka.

5-Uykunuzu kaçıran bir film var mı?

Var. Robert Downey Jr.’ın oynadığı “Chaplin”. Ve Chaplin’imin tüm filmleri uykumu kaçırır. Ne zaman izlersem yine kaçar. Babam ve Oğlum, Yapay Zeka, Minorty Report, Cloud Atlas, Cahil Periler, Hayat Var ve Kar ve Kaplan da uykumu kaçırır. Bisiklet almak için hızlı Kuran okuma yarışmasına katılan kızın filmi. Wadjda (Vecide) yani.

6-Hâlâ izlemediğiniz için utandığınız bir film var mı?

Yeni haberim olduğu için “Temmuz’da” filmi. Bir tane daha vardı, geçenlere izlemediğim için çok şaşırdı arkadaşlarım ama unuttum şimdi.

7-Sinemada kahramanınız kim? 

Winnie The Pooh’daki Tiger elbette. Kuyruğunun üzerinde zıplayan çılgın. Sanki dünyanın bütün yükü onun omuzlarındaymış gibi ama hiç çaktırmıyor. O, çocukluğumdan beri kahramanım.

8-Sizin için bir filmde öncelikli olan hikâye mi yoksa teknik/görsellik mi?

Bunları ayıramıyorum ama hikâye çok önemli elbette. Önce hikâye yani… Teknik ve görsellik, hikâye iyi olup da her şey birbirine güzel hizmet ettiğinde tadından yenmez oluyor. Görselliğe bir terazi burcu olarak çok takılıyorum Filmleri an’larıyla hatırlıyorum genellikle. “Hayat Güzeldir”deki vurulma anına yürüyüş gibi! Çocuğuyla şakalaştığı vs.

9-İçinde bulunmak istediğiniz bir proje ya da çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı?

Çağan’la birlikte, oynayabileceğim bütün filmlerinde olmak istiyorum. Çok seviyorum onu, onun bakışını; anlatma şeklini ve yönetmenliğini. Ferzan Özpetek ile çalışmayı çok istiyorum, nasıl çalışıyor hiç bilmiyorum ama çok istiyorum. Ali Atay yeni bir film yazsın ve yönetsin, içinde ben de olayım istiyorum. Bir de Asghar Farhadi ile çalışmak istiyorum.

10-Hayatınız film olsa adı ne olurdu?

“Olur Öyle” olurdu. Olduğundan öyle…

11-AVM sineması mı sokak sineması mı?

Elbette sokak. Elbette açık hava, oksijen… Bayılırım. Sebebi mi? Sokak candır da ondan. Haydi sokağa…