25.05.2018

Solo: A Star Wars Story – Han Solo’yu Tanıyalım

Star Wars Filminden Önce Bir Aksiyon Filmi

Duyurulduğunda Star Wars evrenine az çok aşina herkesi heyecanlandıran ancak yapım aşamasında yaşanılan skandallarla beklentinin her geçen gün daha da azaldığı Solo: A Star Wars Story sonunda vizyona girdi. İlk üçlemenin ve genel olarak evrenin en popüler isimlerinden Han Solo‘nun gençliğine, bize gösterilmeyen yönlerine odaklanan bu ara film serinin geri kalan yapımlarındaki imparatorluk merkezli öyküden ayrılıp izleyiciye iyi çekilmiş bir uzay aksiyonu sunuyor. Filmin Opening Crawl ile başlamaması bunun habercisi adeta.

Coaxium adlı hiper yakıtın merkezde olduğu film Han Solo’ya dair merak edilen detayları soygun ve aksiyon sahnelerinin aralarına serpiştiriyor. Han Solo ismi nereden geliyor? Millenium Falcon’a nasıl sahip oldu? Chewbacca ile nerede tanıştı? Direnişin başlangıcında Han Solo’nun katkısı ne? Filmde bu sorular cevabını buluyor bulmasına ancak seriye hizmet eden bu detaylar 140 dakikalık süre içinde öyle az yer kaplıyor ki bir süre sonra döngüye giren çiğ aksiyon sahneleri senaryonun zaaflarını kapatamıyor.

Alden Ehrenreich Ne Parlıyor Ne Sırıtıyor

Proje aşamasındayken Han Solo’yu kimin oynayacağı büyük merak konusu olmuştu. Alden Ehrenreich açıklandıktan sonra Harrison Ford’la özdeşleşen rol için bu tercihin en doğru tercih olmadığını savunan büyük bir hayran kitlesi de vardı. Ben de aktörün role hiç uygun olmadığını düşünenlerdendim ancak Ehrenreich en azından rolde sırıtmıyor. Ford’un izleyiciye geçirdiği aynı anda hem masum hem kurnaz karakter bu filmde oyunculuğun da etkisiyle daha toy bir halde karşımızda.

Filmin bir diğer başrol performansında da Ehrenreich’inkine benzer bir orta kararlık hakim. Emilia Clarke’ın hayat verdiği Qi’ra senaryodaki çatışmalarda en büyük paya sahip. Tekdüze ilerlemeyen bu karakterde Clarke çoğunlukla iyi performans gösterse de karakterin ve özellikle sahnenin yükseldiği birkaç kısımda gerekli çıkışı yapamıyor.

Yan rollerde ise kusursuz performanslar izliyoruz. Woody Harrelson (Beckett), Donald Glover (Lando), Thandie Newton (Val) ve hatta Phoebe Waller-Bridge (L3-37). Han Solo’nun ilk üçlemedeki karaktere evrilmesinde önemli rol oynayan Beckett ve renkli Lando Calrissian ikilisinin filmdeki payı yadsınamaz ancak özellikle L3-37, her repliğiyle filmde parlamasının yanı sıra seride karşımıza çıkan robotların içinde en özellerinden biri.

Serinin En Zayıf Filmlerinden

Çekim aşamasında yönetmen ikilisi Phil Lord ve Christopher Miller‘ın Lucasfilm başkanı Kathleen Kennedy ile yaşadıkları anlaşmazlık sebebiyle projeden ayrılmalarının ana sebebinin Lucasfilm’in yönetmenlere özgürlük tanımaması olduğu söyleniyordu. Lord – Miller ikilisinin önceki filmlerine bakınca (21-22 Jump Street, Lego Movie) tasarladıkları Solo filminin mizahının ağır basacağını tahmin etmek zor değildi. Yerlerine getirilen Ron Howard ise  filmi Lucasfilm ve senarist Lawrence Kasdan‘ın istediği tona getirmiş anlaşılan. Ancak bu ne kadar doğru bir tercih tartışılır. Karizması kadar eğlenceli kişiliğiyle de bilinen Han Solo’ya karanlık bir soygun filmi çekmek (mizahta başarının daha zor olduğunu düşünürsek) risksiz fakat karakterin ruhuna aykırı bir tercih olmuş.

İki üçlemeyi ve Rogue One’daki ana konuyu (Death Star) düşününce Solo: A Star Wars Story nitelikten bağımsız olarak serinin en “önemsiz” filmi. İzlemeye bu bilinçle gidilirse iyi çekilmiş aksiyon sahneleri ve sevdiğimiz karakterlerin direnişe geçiş sürecinde yaşadıklarına tanık olmak gerekli tatmini sağlayacaktır.