29.05.2017
!f Bağımsız Filmler Festivali: Sparrows
Kırılganlığın Sert Doğası
İzlanda sineması denildiğinde akla çok fazla isim gelmeyebilir. Ancak festivalleri takip eden insanların kalbinde yaralar açan filmlere imza attıkları bu sinemayı deneyimleyenler arasında bilinen bir gerçektir. Genel olarak İskandinav sinemasını değerlendirirsek sayamayacağımız kadar örnek çıkacaktır. Bu yüzden de İzlanda olarak çerçeveyi sınırlamak değerlendirmemiz açısından daha yararlı olacaktır.
2000’li yılların başlarından itibaren İzlanda sineması yürek burktuğu kadar, sinemasal anlamda insanları heyecanlandıran gençlik filmlerine imza attılar. Genelde hayata uyum sağlayamayan, dışlanmış ya da şehir hayatı ile taşra arasında kalan gençlerin bunalımları beyaz perdeye harika örneklerle yansıdı. Bu örneklere biri daha katıldı: Sparrows…
Filmin kısaca konusuna göz atalım. Anne ve babası boşanmış bir genç olan Ari (Atli Oskar Flajarsson), annesinin hayatını yaşama arzusu yüzünden, babasının yanına taşınmak zorunda kalır. Şehirden taşraya bu ani geçiş, beraberinde korkuları da getirir. Çünkü babasıyla iletişimi son derece zayıf olan bu gencin, tek kaçış noktası çocukluk arkadaşı Lara’dır. (Rakel Bjork Bjornsdottir) Ancak Lara’nın erkek arkadaşının olduğu gerçeği Ari’yi hayal kırıklığına uğratır. Böylece Ari’nin taşrada ailesi ve arkadaşlarıyla çatışmasını ve uyum sağlayamama dönemine tanıklık ederiz.
Sparrows, bilmediğimiz bir hikâyeyi anlatmıyor. Özellikle İzlanda filmlerinde tanıdık hikayelerden biri denilebilir. Ancak ana karakterin buhranlarını, ilişkilerini ve kaygılarını kelimelere fazla başvurmayarak, sessizliğin gücüyle, zaman zaman da basit cümleleriyle anlatmaya çalışırken, derin bir nefes almanızı ve gerekirse karnınıza yumruk atmayı başarıyor.
Bir gencin yetişkinliğe giden kırılgan döneminde, duygusal bir yapıya sahip bir gencin kuzeyin sert doğasıyla karşılaşmasını ve çocukluğundan kopma serüvenini dingin bir şekilde anlatıyor. Bu dinginliği sıkıcı olarak algılamamak gerekiyor. Çünkü filmin kendine has bir akıcılığı var. Bu akıcılık sayesinde mutlu olduğu ya da depresif hallerinde empati kurmanız sağlanıyor. Özellikle başrol oyuncusu Atli Oskar Flajarsson’un samimi oyunculuğuyla güçlenen filmin oyuncu olarak iki ağır topu da filmin akışında fazla öne çıkmadan son derece sağlam oyunculuklar sağlıyorlar.
Baba rolündeki Ingvar Eggert Sigurosson oğluyla olan sahnelerin çoğunda yaşadıkları gerginliği ve durağanlığı tek kelime dahi konuşmadan seyirciye aktarabilmesi takdiri hak ediyor. Hırvat oyuncu Rade Serbedzija da minik bir role sahip olsa da, son derece gerçek oyunculuğuyla gerçekten var olan bir insan hissi yaratıyor.
Etkileyici olduğu kadar çarpıcı finaliyle de, insanın duygularına derin darbeler indiren Sparrows, nitelikli dramatik yapısı, İzlanda’nın muhteşem görselliği ve iyi oyunculuklarla çocukluktan yetişkinliğe geçişi ve cinsel uyanışları olabildiğince vurucu bir şekilde seyircisine aktarmayı başarıyor.
Sonuç olarak koro müziğinin insanın içine işleyen berraklığıyla, dikkat çekici mizansenleriyle, gençliğe dair tespitleriyle Sparrows, San Sebastian’dan aldığı ödülü kesinlikle hak ediyor. !f İstanbul’daki belki de en iyi filmlerden biriydi. Atmosferi ve yer yer ağırlaşan dramatik anlarıyla izlenmeyi hak eden bir film olduğundan izlemenizi sonuna kadar tavsiye ederim.