06.07.2017

Spider-Man: Homecoming – Küllerinden Doğan Eğlence Ağlarını Örüyor

Yine, Yeni, Yeniden Spider-Man

Marvel’ın sinemayı ele geçirdiği bu dönemlerde her projesi hayranlarının en çok beklediği etkinliğe dönüştü. Farklı karakterlerin solo hikâyeleri bakımından iyi işler çıkarıldığı gibi, facialar da hayranları üzmeye devam ediyor. Spider-Man ise bu maceraya erken atılan uyarlamalardan biriydi. Öncelikle Tobey Maguire ile şaşalı ve görsel olarak tatmin edici bir iş kotarılarak üç filmlik bir seri ortaya çıktı.

Ancak son filmin başarısızlığından dolayı sessizliğe bürünen seri bu sefer Amazing Spider-Man başlığıyla biraz daha farklı bir serinin temelleri atıldı. İlk filmle umut veren yeni seri yanlış oyuncu seçimiyle bu sefer puan kaybetti. Andrew Garfield’in üstlendiği yeni Peter Parker da pek hoşlanılan bir süper kahramana dönüşemedi. Hele ikinci filmdeki fiyasko bu serinin de uzun soluklu olmamasına neden oldu. Ve çok fazla zaman geçmeden üçüncü defa kahramanımız diriltiliyor. Captain America: Civil War filminde seyirci karşısına sunulan yeni Spider-Man bakalım ne kadar uzun ömürlü olacak göreceğiz.

Doğru Karakter Çözümlemeleri Filmi Yükseltmiş

Tom Holland’ın canlandırdığı yeni Spider-Man diğerleriyle bazı açılardan benzerlik taşıyor ama ne ilk seriyle aynı, ne de ikinci seriye benziyor. Karakterin yaşı iyice küçültülerek on dört on beş yaş aralığına çekilmiş. Böylece karşımıza ergen bir Spider-Man çıkmış. Genel hatlarıyla ve tarzıyla beğenilen çizgi roman profiline yakın bir karakter çizilerek olumlu gelişmeler ortaya çıkarılmış. Spider-Man diğer hiçbir karaktere benzemiyor. Çünkü o ergen kafasıyla düşünmesine rağmen, büyüklerinin öğütlerine kulak asan, sürekli hatalar yapan ve bunu düzeltmeye çalışırken daha da batıran daha insani bir karaktere dönüştürülmüş. Çizgi romanda da biraz böyleydi. Kendine has espri anlayışıyla olaylara yaklaşan ve en sıkıntılı aksiyon anlarında bile mizah yeteneğini kaybetmeyen bir karakterdi. Bu açıdan bana kalırsa değerli bir cast çalışması gerçekleştirilmiş.

Genelde Peter Parker’ın Ben amcasının ölümünden sonra amcasının öğütlerini kulağına küpe yapan ve her daim kendi prensipleriyle ilerleyen Parker’ın yerine bu yeni filminde baba figürü olarak Iron Man yani Tony Stark oturtulmuş. Belli ki bu sayede bu filmin Avengers serisiyle bağlantısı sıcak tutulmaya çalışılmış. Zaten filmin içinde Avengers’lara bolca gönderme yapılmış. Önceki filmlerde bu tip olaylara pek rastlamıyorduk. Bu durum bu filmde iyi yedirilerek bir yere kadar idare edilmiş. Bu bakımdan senaristleri övebiliriz. Ama Stark teknolojisinin abartılarak filme katılması ve her konunun Avengers’a bağlanması açıkçası filmin eksi faktörü olarak da filme yansıyor. Yine de eğlenceli vakit geçirten bu seyirliği hoş görüyorsunuz.

 

Eski Filmlerin Olumlu Yanları Yeni Filmde Birleştiriliyor

İlk serinin başlarda başarılı olmasını sağlayan en büyük etkenlerden biri olarak normal ilerleyen bir hikayenin içine filmin tek kötü adamı yerleştirilerek takip edilmesi kolay bir yapı oluşturulmuş. Bir anlamda hem süper kahraman filmi deneyimi, hem de coming age (büyüme hikâyesi) şablonu bir arada izleyiciye sunulduğundan dolayı alan memnun, satan memnun mantalitesi öne çıkarılmış.

Genç oyuncu kadrosunun dinamizmi ve filmin asıl yıldızı olan Michael Keaton’ın eski bir süper kahramanla parlayan kariyeri, süper kötü olarak da doğru seçim olduğunu belli etmiş. Bilhassa kötü karakterin insani yönü ve abartıya kaçmayan hareketleri filmi güçlü kılmış. Süper kahraman filmlerinde bir söz vardır. Filmin kötü karakteri ne kadar iyiyse, film de o kadar iyidir diye. İşte bu açıdan bu filmin “villian”ı başarılı bir performans sergilediği için film de onunla yükselmiş.

 

Marvel’ın İyilerinden…

May hala ise Marisa Tomei sayesinde bir haladan çok, arzu nesnesine dönüştürülmüş. Normalde yaşlı tonton teyzeyken, bu filmde Peter’ın yaşının küçültülmesiyle bir anlamda May Hala anneleştirilmiş. Bir ergenin başı her zaman annesiyle derttedir. Bu bağlamda film de bu paralele sadık kalmış. Tomei yine yan karakterde eli yüzü düzgün bir performansla idare etmeyi başarmış.

Sonuç olarak Spider-Man: Homecoming başarılı karakter çalışması ve eğlenceli tavrını hiç bozmadan ilerleyen senaryo kurgusuyla çizgi romana yakın bir portre çizmeyi başarmış. Belli ki yönetmen Jon Watts ve yaratıcı ekip yeni film için doğru analizler yapmışlar. Marvel filmlerinin belki de DC’de olduğu gibi kendilerini ciddiye almamaları gerekiyor. Spider-Man de bunun kanıtı gibi. Düşük beklentiyle sinemaya giden izleyiciyi tatmin edecek bir çalışma olduğu apaçık ortada.