09.06.2017
Starry Eyes: Yıldız Olmanın Dikenli Yolları
Son birkaç yıllar korku sineması eski formuna dönmeye başladı. Özellikle korku türü buluntu filmlerden çokça yararlanmaya başlamıştı. Ancak bu türün patlak vermesiyle beraber korku sineması duraklama sürecine girdi. Çünkü başlarda inandırıcı olsalar da, daha sonra inandırıcılığını yitiren bu tip filmler, hantal sinema deneyimine dönüşmeye başladı. İnsanlar acaba nerede şok edici bir çıkış gelecek diye beklediklerinden, korku türünden çok panayır eğlenceliğine dönüştü. Ancak sıkıntılı dönemden sıyrılmaya başlayan korku sineması, üst üste iyi örneklerle sinemaları ziyaret de ediyor. Bunlardan biri de yurt dışında çokça yankı uyandıran “Starry Eyes”.
Filmin konusuna kısaca değinirsek; Sarah kendine güvenen ancak takıntıları olan bir oyuncudur. İçindeki rol yeteneğini tüm dünyaya göstermek ister. Ancak bir türlü bu yeteneği gösterecek fırsatı yakalayaz. Oyunculuk ilanlarına göz atarken “Silver Scream” adlı bir korku filminin oyunculuk seçmeleri dikkatini çeker. Bu seçmelere gitmesiyle garip olaylar peşinden gelecek, Sarah rolü için şeytani bir değişime uğrayacaktır.
Starry Eyes, hedefine ulaşmak için her şeyi yapabilecek bir oyuncunun hikâyesini anlatıyor. Sarah karakterini canlandıran Alex Essoe, rol için hiçbir cüretkârlıktan kaçmayarak, adeta karakterine hayat vermiş gibi duruyor. Özellikle aşırıya kaçan kimi sahnelerde, oyuncu rolünün hakkını veriyor. Seyirciyi yer yer şok etmeyi başararak, genel olarak oyunculukların abartılı ve yapay olduğu bir filmde, en dengeli karakter portresini çizmeyi başarıyor. Bunun en büyük etmenlerinden biri de karakterinin uçlarda bir karakter olmasından kaynaklanıyor. Kendi içinde başaramadığı olaylar için cezalandırma yöntemini seçen Sarah karakteri, mazoşist yanıyla film içindeki dönüşümünü sado – mazoşist eylemlere paralel olarak inşa ediyor. Başka bir açıdan bakarsak bu dönüşümün açık bir kelebeğe dönüşen tırtıl hikâyesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda koza evresi de filmin başkalaşma kısımlarında seyirciye sunuluyor.
Hikâye bazlı düşündüğümüzde Starry Eyes ile Darren Aranofsky’nin “Black Swan”’i neredeyse akrabalar. Black Swan’da bir balerinin kabuk değiştirerek, rolü için en akla gelmedik şeyleri yapabileceğini ve psikolojik değişimini hissedebilmiştik. Starry Eyes da bu sefer aynı hikâyeye bir oyuncu bakış açısıyla bakarak, ucuz film estetiği ve düşük bütçenin vermiş olduğu sınırlarını bilerek ilerliyor. Hatta kaba tabirle Starry Eyes’ı Balck Swan’in daha korku filmine çalan versiyonu olarak düşünebiliriz.
Seçilen mekânların olabildiğince dar ve basık olması, insana kapana kısıldığı hissini vermek açısından oldukça başarılı. Sarah’ın arkadaşlarının hedefsiz, başıboş, sadece anı yaşayan karakterler olarak resmedilmeleri, gençlerin gelecek kaygıları taşımamaları, Sarah’ın en büyük korkusu olarak resmedilmiş. Bu da ana karakterin hedeflerine sıkıca bağlanması için bir nevi etki yaratıyor.
Film her ne kadar olumsuz yanlar barındırsa da, atmosferinin 80’li yılları anımsatması ve bu dönemde iyi örneklerin çıkışı, bu türü sevenler için artı nokta kabul edilebilir. Filmin psikolojik gerilim gibi ilerleyerek son nefeste gore bir korku filmine dönüşmesi, yönetmenlerin seçimi olsa da, bana göre fazla abartılı bir seçim olarak akıllarda kalıyor. Daha yaratıcı bir final, filmi unutulmazlar arasında sokabilirdi. Ancak kolaya kaçılarak bir cezalandırma ve yeniden doğuş metaforuyla sıradanlaşan film, finaliyle vermek istediği etkinin az da olsa uzağında kalıyor.
Sonuç olarak bayağı oyunculukları, ucuz görselliği ve B filmleri hatırlatan atmosferiyle Starry Eyes, iyi bir korku filmi denemesi olarak öne çıkıyor. Fakat Black Swan’a benzeyen yanlarıyla kimilerince ucuz taklit bir film olarak görülebilir. Bu tip çekinceleriniz varsa filme şans vermeyebilirsiniz. Ancak korku filmi hayranıysanız ve bu türe saygı duyuyorsanız, bu düşük bütçeli filmi denemenizde fayda var.