30.06.2016

The BFG: Dev Bir Çocuk Masalı

bfg

Hollywood sinemasının 70’li yıllarda tekrar yükselişe geçmesinin nedenlerinden biri olarak gösterilen Steven Spielberg eskisi kadar sık film çekmese de, arada sırada yeni projelerle izleyicinin karşısına çıkmayı ihmal etmiyor. Geçen seneki Bridge of Spies’tan sonra The BFG ve yakın zamanda yeni bir filmle daha izleyici karşısına çıkacak Spielberg, belli ki yönetmenlik anlamında yoğun günlerine tekrar döneceğinin mesajlarını veriyor. İlk gösterimi Cannes Film Festivali’nde olan The BFG, çok fazla beklentileri karşılamasa da, ilk izlenim olarak herkeste aynı etkiyi yapıyor. Karşımızdaki film daha çok küçük izleyiciler için tasarlanan bir film olduğundan, izleyicinin beklentilerini buna göre ayarlaması en sağlıklısı olacaktır.

Filmin konusu ise kısaca şöyle özetlenebilir. Sophie (Ruby Barnhill) uykusuzluk sorunları çeken yetimhanede yaşayan küçük bir kızdır. Ancak bir gece diğer gecelerden farklı olarak doğaüstü bir olaya şahit olur. Sokakta dolaşan bir devi fark eder. Dev (Mark Rylance), ürktüğünden ve insanların ona zarar verebileceği düşüncesiyle Sophie’yi kaçırır ve devler ülkesine götürür. Sophie buraya alışmakta güçlük çekerken, diğer devlerin akşam yemeği olma gibi tehlikelerle mücadele etmek zorunda kalır. Fakat Sophie geçen zaman içerisinde onu kaçıran devin iyi kalpli olduğunu ve insanlar için önemli bir görevi üstlendiğini öğrenir.

Roald Dahl’ın aynı adlı çocuk romanından uyarlanan film, uzun adıyla yazıldığında “Big Friendly Giant” anlamına geliyor. Adından da anlayacağımız gibi masalsı bir dünyanın kapılarını izleyicilerine açan yapım, hedef kitlesi olarak ilk aşamada çocuk izleyicilerin gönlünü kazanmaya çalışıyor. Neredeyse her on yılda bir çocuklar için film çeken  Spielberg 2000’lerin ikinci on yılında The BFG’yi sunarak her dönemin sevilen yönetmenlerinden biri olmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Hayal gücünü hiçbir zaman kaybetmeyen Spielberg, bu seferki filminde çocuklara hitap etmesinin yanında yaşlılığın getirdiği ağırlıkla, aslında bir devin yalnızlıkla mücadelesine de odaklanıyor.

bfg2

Rüyaların filmin içeriğinde önemli bir yerde durduğunu düşünürsek, yönetmenin de çocukluk rüyalarına bağlılığını bu filmde bir kez daha mümkün diyebiliriz. Özellikle filmin mizahla süslü fantastik altyapısı, günümüz teknolojisinin yardımıyla görsel anlamda şahlanıyor. Mark Rylance’ın canlandırdığı BFG, oyuncunun da büyük katkılarıyla CGI ile harmanlanarak görülesi bir karakter portresi sunuyor izleyicilerine. Spielberg’in daima çocuk oyuncularla iyi işler çıkardığını biliyoruz. Nitekim bu filmin başrolündeki çocuk oyuncu Ruby Barnhill de iyi performansıyla ileriki dönemlerde çok fazla filmde karşımıza çıkacaktır.

Film görsel ve içerik anlamda bir çocuk kitabını layıkıyla izleyicisine sunsa da, çok fazla beklentiye kapılan izleyicileri hayal kırıklığına uğratabilir. Tam tersine bir çocuk filmi izleyeceğim hissiyle gidildiğinde, film dört dörtlük bir iş olduğunu belli edecektir. Bilhassa naif tavrı ve hayal gücünü besleyici içeriğiyle olabildiğince hafif bir film olarak salondan mutlu ayrılmanız olasıdır.

Öte yandan Steven Spielberg filmografisinin en zayıf filmi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak buna rağmen pek çok çocuk filminden daha iyi bir film olduğu gerçeği de yadsınamaz. Nitekim yer yer karanlıklaşan melankolik tavrıyla ya da kraliçenin dahil edildiği bölümlerdeki absürt mizah anlayışıyla, eski tip bir çocukları mutlu etme filmiyle karşı karşıyayız. Yaz aylarında öğrencilerin de tatile girmesiyle ailelerin çocuklarına bu filmi izletmeleri tavsiye edilir. Çünkü her çocuğun hayal gücünü geliştirecek böyle işlere ihtiyacı vardır ve büyüdüklerinde hep böyle filmler akıllarında kalır. O halde çocuklarınızın ufkunu açın ve filmi izletin.