23.12.2019
The Emoji Movie: Modern Dünyaya Eleştirel Bakış
Tony Leondis, Mike White ve Eric Siegel tarafından yazılan, Tony Leondis tarafından yönetilen film, birden çok surat ifadesi olan Gene adlı emojinin “normal” olmak için çıktığı yolculuğu anlatıyor. Yol boyunca kendisine bir zamanlar popüler olan, fakat şimdilerde pek kullanılmayan Hi5 emojisi ile asi kız Jailbreak eşlik ediyor.
IMDB skoru 3,2 olan ve birçok kişi tarafından ağır eleştirilere maruz kalan film, filmin komik olmadığından yakınanlar ve filmde akıllı telefon uygulamaları reklamı yapıldığını düşünenler için hayal kırıklığı yaratıyor. Karakterleri ve diyalogları üzerinden insanları eleştirmesi; popüler olmak, toplum tarafından kabul görmek gibi kavramları ise sorgulaması ve “dolu” bir film olma gayesiyle ekranlara gelmesi de kendisini eleştiri oklarından kurtaramıyor.
Herkes Gibi Olmak Zorundasın!
Ailesi “meh” ifadesi olan, bu nedenle kendisinin de “meh” olmak zorunda olduğu Textopolis dünyasında Gene, bürünebildiği birbirinden değişik surat ifadeleriyle diğerlerinden ayrılıyor. Fakat toplum baskısı yüzünden bu farklılığıyla aslında diğerlerinden üstün olduğunu anlamıyor. Bu yüzden çevreye uyum sağlamak ve diğer emojiler tarafından kabul görmek için “meh” olmaya çalışıyor. Textopolis halkı da kendileri gibi olmayan Gene’i aralarına kabul etmeyip, arızalı diye yok etmek istiyorlar. Gene ise çareyi sistemi hackleyerek kendisini “meh”e dönüştürebilecek bir yol aramakta buluyor.
Gene’nin yolculuğu sırasında tanıştığı Jailbreak, toplumun herkesi belirli bir kalıba sokmasından, kişileri aslında olmadıkları ya da olmak istemedikleri bireyler haline dönüştürmesinden bıkmış, duvarlarını yıkmış bir kız olarak Gene’in karşısına çıkıyor. Jailbreak, kız olmasından dolayı kendisine sunulmuş “prenses” ya da “gelin” makamlarını hiçe sayarak, olduğu kişi gibi yaşamak için Textopolis’ten kaçmıştır. Önceliklerini belirleyip hayatı hakkında seçim yapmak ve kendi ayakları üzerinde durmak için adım atmıştır aslında. Amacı, istediği gibi rahatça yaşayabileceği bir yere taşınmaktır. Gene’in kendini bulması için de tam ihtiyacı olan kişidir. Bu nedenle Jailbreak’in, yolculukları boyunca Gene’in olması gerektiği kişiye dönüşmesine katkısı büyüktür.
Yalnızca çocuklara hitap etmek ya da gülmek için değil, toplum tarafından belirli kalıplara sokularak yaşayan, farklılıkları yüzünden kabul görmeyen, kendileri fark yaratamıyor diye başkalarının da önüne set çeken herkese seslenmek, “normal”in aslında göreceli olduğunu anlatmak için yapılmış bir filmdir The Emoji Movie.
Karakterler Hayatın İçinden
Filmin antagonistini, yani kötü karakterini ironik bir hareketle Smiley emojisi yapan yazarlara da büyük bir alkış. Batman’deki Joker’e gönderme var mıdır bilinmez; ama Textopolis’in en eski ve kıdemli lideri olan Smiler ile filmin güler yüzlü ve sevecen görünen; fakat sinsi ve kurnaz insanları yerdiği aşikâr.
Kurallara sıkı sıkıya bağlı Smiler, her şeyin bir düzeni olması gerektiğine inanır ve yönettiği kitlenin görevleri dışına çıkmasına göz yummaz. Textopolis halkı da zaten kendilerine doğumla gelen dayatmaları kabullenmiş, yürüdükleri çizgiyi taşırmamaya karar vermiştir.
Totaliter rejim yapısının emojiler kullanılarak eleştirilmek istendiği şehir Textopolis’in lideri, halkın kontrolünü her daim elinde tutmak istediğinden, düzenin bozulmasına ve sorun çıkmasına katiyetle izin vermez. Karşısında da hiyerarşik düzen içerisinde yaşamaya alışmış, beklenileni yapmadığında topluma ayak uyduramayacağını, bu nedenle kendisine daha önceden çizilmiş olan yol haritasını takip etmesi gerektiğini sanan, özgürlükleri elinden alınmış ve yaşam alanlarının her bir noktası devlet kontrolüne girmiş bir halk olduğundan bu liderin işi aslında çok kolaydır. Ta ki Gene her şeyi alt üst edene kadar.
Neredeyse Kimseye Hitap Etmiyor
Pixar’ın Inside Out’u tadında bir film ortaya koymak isteyen Leondis, ne yazık ki bunu başarabilmiş görünmüyor. Çünkü film, piyasaya sunulduğu günden bu yana çoğu izleyicilerden sürekli kötü not alıyor.
Ana konuya destek olacak yan karakterlerin kendi olay örgüleri hikâyenin çok dışında kalıyor, kendi içlerinde bile insanı heyecanlandırmayan sönük parçalara dönüşüyor. Sorunlu olay akışının yanı sıra, karakterlerin duyguları da izleyiciye tam aktarılamadığından, empati kurulması maalesef zorlaşıyor. Hikâyeye heyecan katmak, izleyiciyi sürüklemek amacıyla kullanılan zamana karşı yarış tekniğinin, ana karakterle ya da bu karakterin asıl amacıyla ilgili film sonuna kadar bağlantısı olmadığından, başarıyla yazılmış diyaloglar bile maalesef filmi kurtarmaya yetmiyor, izleyiciyi doyurmuyor. Hâl böyle olunca, The Emoji Movie, Amerika’da vizyona girdiği ilk hafta sonunda 24 milyon dolar ciroyla animasyon kategorisinde yapılmış en kötü filmlerden biri olmaktan kurtulamıyor, Türkiye’de ise ilk hafta sonu yalnızca 34 bin seyirciye ulaşabiliyor.
Evet, eksikleri var. İyi değil, kötüye daha yakın. Fakat yine de neden bu filmin bu kadar yerle bir edildiğine hâlâ anlam veremiyorum.