29.05.2017
The Fifth Wave: Uzaylı İstilası Altında Ergenlik Düşleri
Hollywood peşi sıra fantastik – bilim kurgu gençlik serilerini tükete dursun, yeni bir seri ile şansını denemeyi sürdürüyor. Bu sefer ki konsepti “uzaylı istilası altında aşk”… Bu tip bir hikayeyi daha önce “The Host” filminde denemişlerdi. Ancak beklenen başarı gelmeyince, devam filmleri soru işareti sürecine demir atmıştı. Bu yüzden de stüdyolar bu açığı yeni bir filmle doldurmak istedi. Bu film de “The Fifth Wave”. Beşinci Dalga ismiyle Türkiye’de vizyona girecek film, hedef kitlesi olarak gençleri seçiyor. Filmin konusunu kısaca özetleyelim. Cassie ergenlik kafa karışıklığı içerisindeyken, aniden beş aşamalı bir uzaylı istilası patlar. Çeşitli felaketlerle dünya bir anda post apokaliptik bir dünyaya bürünür. Cassie kardeşiyle birlikte hayatta kalmaya çalışırken, bir yandan da olaylar patlamadan önce platonik olarak hoşlandığı genç Ben ile karşılaşmanın hayallerini kurar. Bunca karmaşanın arasında bir yandan gönül ilişkileri, bir yandan yaşama savaşı başlar. Günümüzde en çok izlenen filmlere, kitaplara ve televizyon dizilerine baktığımızda, her seferinde daha çok genç kızlara ve erkeklerin üzerine oynandığını görürüz. Çünkü bu kitle işin içine girdiğinde stüdyoların kar etme ihtimali daha yüksektir. Bu formülden devam eden kişiler The Fifth Wave’i ortaya çıkardılar. Başrollere de günümüzün gözde genç oyuncuları Chloe Grace Moretz, Alex Roe ve Nick Robinson gibi isimler yerleştirilince, ortaya bir gişe canavarı çıkması kaçınılmaz gözüküyor. Tabii bu formül her zaman tutacak diye bir garanti de yok. Çünkü bu genç oyuncuların, etraflarına yerleştirilen usta oyuncularla uyumu da son derece önemli bir faktör olarak dikkat çekiyor.
Film yan karakterler üzerinde pek durmayan bir senaryoya sahip olduğundan, aslında uyum sağlamak için sınırlı zamandan dolayı ritm tutturabiliyorlar mı onu bile anlayamıyoruz. Çünkü belli ki yapım tasarlanırken, hikayeden çok olayların varlığı ve karakterler arasındaki ilişkilerin önemine dem vurulmuş. Bu yüzden de film, akıcı gibi gidiyor gibi görünse de aslında freni patlak bir araba misali, bazı noktaların içi doldurulmadan ilerleyen bir film söz konusu denilebilir. Örneğin filmin içinde çoğunlukla rastladığımız mantık hataları, karakterlerin bir kısmının durumları son ana kadar anlamayacak kadar salak olması, bir anlamda kendi seyircisini salak yerine koyan bir filmle karşı karşıyayız. Özellikle yakışıklı karaktere tolerans sağlayan güç dengesizliği, ilerideki filmlere malzeme yaratmak adına sürdürülen gereksiz hamlelerle filmin senaryosu birçok yerinde delik olan patlak bir lastikten farksız gözüküyor. Filmin temel yapıtaşlarını John Carpenter’ın ünlü filmi “They Live”den aldığını söylemek mümkün gibi gözüküyor. Zamanla hatırı sayılır hayrana ulaşıp kültleşen bu filmin temelini günümüze uyarlayan senaristler, maalesef o filmin dolu içeriğinden yararlanamayarak filmi sattıracak öğelerini referans almayı tercih ediyorlar. Bu durum da filmin içerik anlamında sığlaşmasına neden oluyor. Sonuç olarak içerisinde barındırdığı çok fazla klişe, sıkıntılı senaryosu ve bilhassa genç kızların kalbini çalmaya çalışan romantik yakınlaşmalar, filmin ciddiyetini sekteye uğratıyor. Böylece uzaylı istilası temalı bir romantik bir gençlik filminde kendimizi buluyoruz. Bu tip fantastik gençlik serilerine ilginiz varsa, The Fifth Wave aradığınız film diyebiliriz.