06.07.2016

The Legend of Tarzan: Zalim İnsanlığın Doğa Ortasında Sorgulanışı

Tarzan

Gün geçmiyor ki Hollywood çizgi filmlerden, daha önce çok fazla yapılan uyarlamalardan ya da eski uyarlamalara yeni yorum katan yeni uyarlamalardan birini yapmasın. Bunların en taze örneği olan Tarzan uyarlaması Legend of Tarzan, özellikle başrollerindeki iki oyuncu tercihiyle insanların dikkatini çekiyor. Bilhassa Alexander Skarsgard ve Margot Robbie, her kesimden kadın ve erkeğin arzu nesnesi haline geldiklerinden dolayı, filmden bir şey çıkmasa dahi oyuncuların kendileri için bu filmi izleme isteği duyuyor.

Filmin konusunu kısaca özetleyelim: John Clayton (Alexander Skarsgard) ve karısı Jane (Margot Robbie) İngiltere’de hayatlarını sürdürmektedirler. Ancak geçmişlerindeki sırlar onları Afrika’ya çağırmaya devam ediyordur. Nitekim Belçika Kralı’nın sağ kolu Leon Rom’un (Christoph Waltz) Kongo halkına eziyeti ve köleleştirmesi sonucunda, John ve Jane’e gizemli bir davet gelir. Davetin peşinden kendini Kongo’da bulan bu ikili, kendilerini içinden çıkılmaz bir maceranın pençesinde bulurlar.

En baştan filmin fragmanlarında öne çıkartılan Skarsgard ve Robbie çift olarak uyumu, filmden erotizm unsurları bekleyenler için hayal kırıklığı olacaktır. Çünkü filmin hikayesinden de anlayacağınız üzere, film aksiyon ve maceraya dayanan tipik bir Disney filmi diyebiliriz. Tabiî bu tabiri kullanmamıza rağmen filmin Warner Bros filmi olduğunu hatırlatmakta fayda var. Tarzan’ın hayvanlar, doğa ve Afrika’nın kökleriyle yarı hayvani, yarı ruhani ilişkisi bir uyarlama olarak filmin dikkat çekmesine neden oluyor. Geri dönüşlerle Tarzan’ın geçmişine de değinen bir kurgu tercih edilmiş.

Tarzan

Oyuncuların performansları genelde tatmin edici düzeyde. Tabiî son dakikada cereyan olaylar ve beklenen bazı klişe sahneleri görmezden gelebilirseniz, filmden bir hayli keyif almanız olası olacaktır. Skarsgard çoğunlukla konuşmaktan çok fiziki bir mücadeleye girmesi sebebiyle büyüleyici aurasını tüm filmin geneline yaymayı başarıyor. Filmin kötü karakteri Rom’u canlandıran Christoph Waltz ise uzun zamandır kendini tekrar eden performanslarından birisini daha sergiliyor. Özellikle karakterin çizilişine bakılırsa, pek arka planı olmayan bu karakter, daha çok villain yaratılmak üzere filmin içinde deyim yerindeyse oyun finali bonusu olarak filmdeki yerini alıyor. Özellikle bu karaktere belirgin birkaç özellik verilerek tahmin edilebilir bir kötü kompozisyonu çizilmesi sağlanmış.

Yan rollerde Samuel L. Jackson filmin komedi unsurunu yerine getiren karakteri canlandırıyor. Klasik hikayeden bağımsız olarak sokulan bu karakter, Tarzan’ın yardımcısı gibi tüm filmde varlığının ne anlamına geldiği bilinmeyen bir karakter olarak düşündürüyor. Djimon Hounsou ise Şef Mbonga karakteri ile filmdeki yerini alıyor. Ana hikayeye hizmet eder gibi görünen ama yan hikayeye hizmet eden bu karakter, etkili bir karakter profili sunsa da, birkaç savaş koreografisi dışında filmin geneli içinde basit kalıyor.

Filmin finalinin oldukça distopik olmasına rağmen, gerçekleri görmek istemediğimiz bu günlerde izleyicileri tatmin edeceğini söyleyebilirim. Filmin vurgusunu yaptığı mahvedilen doğa ve sömürülen insanlık temaları da filmin bütününü oluşturan unsurlar olarak filmin hikayesine doğrudan etki ediyor.

Sonuç olarak Legend of Tarzan, pek yüz verilecek bir film gibi görünmese de, bu yılın Jungle Book’tan sonra benzer bir hikâyeyle denenmesi gereken filmlerden biri olarak öne çıkıyor. Yönetmen David Yates, Harry Potter’daki en kötü şey gibi eleştiriler alsa da, bu filmin ruhunu makul bir atmosferle izlenebilir kılıyor. Özellikle yaz tatiline girdiğimiz günlerde yaz filmleri açısından tavsiye edeceğim bir film diyebiliriz. Özellikle aksiyon – macera filmlerine ilgi duyanların listesinde bu film yer almalıdır.