30.08.2019

The Loudest Voice: Fox News Kuruluşundan Taciz Skandalına

Nichole Kidman, Charlize Theron ve Margot Robbie’nin başrolü oynadığı, Aralık’ta gösterime girmesi planlanan film Bombshell şimdiden herkesin ilgi odağı olmuş durumda. Filmde Fox News kurucusu Roger Ailes’in karıştığı taciz skandalına odaklanılıyor ve olaylar mağdur olan kadınların gözünden anlatılıyor.

Filmi merak edenlere, Roger Ailes’ı daha yakından tanımak ve Fox’un kuruluşundan, tüm bu skandallara karışma yolculuğunu öğrenmek isteyenlere bir önerim var: The Loudest Voice (2019). Showtime’ın yapımını üstlendiği, aynı isimli, Gabriel Sherman’ın çok satan kitabından uyarlanan, kadrosunda Russell Crowe, Sienna Miller ve Naomi Watts gibi isimler bulunan dizi, 1996 yılında Roger Ailes’ın CNBC’den kovulmasıyla başlayan 2016’da ise Fox’tan istifa etmeye zorlanmasına kadar olan süreci anlatıyor.

Bu biyografik dramda Fox News’u tarihteki en güçlü ve etkileyici medya ağlarından biri yapan, kendisi de Amerika’nın tutucu kesiminin önde gelen isimlerinden olmayı başaran Ailes’ın hayatındaki dönüm noktalarına değinilirken, aynı zamanda özel yaşantısından da paylaşımlar yapılıyor.

Azimli ve Kararlı Bir Liderden Hasta ve Yaşlı Bir Adama

1995 yılında CNBC’den ayrıldıktan sonra Rupert Murdoch tarafından işe alınan ve yirmi dört saat yayın yapacak Fox News’u kurmak için el sıkışan Roger Ailes, kısa zaman içinde kendi görüşünü ve kişiliğini kanala yansıtabileceğini anlayınca, muhafazakâr kesime hitap edeceklerini duyurmuş, dışarıdan gelen baskılardan ve aksiliklerden dolayı altı ay gibi kısa bir süre içinde bir yayın akışı hazırlayabilmiş, verdiği sözlerin hepsini tutarak kendisinden beklenenin kat be kat üstünde bir performans sergilemiştir. Alışılmışın dışında bir çalışma yöntemi izleyen başarılı iş adamı, kısa zamanda Fox News’u Amerika’nın en çok izlenen kanallarından biri yapmayı başarmıştır.

Dizinin ilk bölümlerinde ileri görüşlülüğü ve çalışanlarına duyduğu sadakatle takdir toplayan Roger Ailes’ın, daha sonraki bölümlerde ilmek ilmek ördüğü kariyerini nasıl kibri, asabiyeti, inatçılığı, ırkçılığı, bencilliği, paranoyası ve cinsel tacizleri yüzünden mahvettiğini izliyoruz. En güvendiği ve Fox News’ta senelerce omuz omuza çalıştığı çevresinin bile sırtını döndüğü, manipülatif kişiliği ve hırstan gözü dönmüşlüğüyle herkesi ve her şeyi ezip geçen, kazandığı başarıların kendisine dokunulmazlık sunduğunu sanan Ailes, son aylarını gözden düşmüş hasta ve yaşlı bir adam olarak geçirse de tüm yaşananlara rağmen yine de çoğu kişi tarafından kendisinin hayatta kazandığı iddia edilmektedir.

Hemofili (kanın normal bir şekilde pıhtılaşamaması) hastası olduğu için çocukluğunun çoğunu hastanelerde geçirmiş ve erken yaşta ölmesi beklenmiş bir adamdır Roger Ailes. Buna rağmen yetmiş yedi yaşına kadar yaşamış, kariyerine ek olarak hayatına bir de evlilik ve çocuk sığdırmış, en sonunda banyoda kafasını çarpması sonucunda geçirdiği beyin kanamasından dolayı 2017 yılında ölmüştür.

#metoo

Karısı Beth, Ailes’ın ölümünden sonra merhumun arkasından güzel sözlerini eksik etmemiş ve yine kocasının arkasında durmuştur. Dizinin Ailes’ın ikili ilişkilerini ne kadar doğru yansıttığı bilinmez ama yıllarca tacizlerden haberi olmayan Beth, gerçeği öğrenince kısa süreliğine hayal kırıklığına uğrasa da mükemmel eş çizgisini hiçbir zaman bozmamıştır.

Tüm yaşananlardan haberi olan ve bilerek ve isteyerek Ailes’ın arkasında duran bir başka kadın da milyoner iş adamının uzun yıllar asistanlığını yapmış Judy Laterza’dır. Nedeni tam olarak bilinmese de dizi bize zaman zaman kendisinin bir yılda yaklaşık iki milyon dolar civarı maaş almasından ya da Ailes’a karşı beslediği romantik duygularının olmasından dolayı hemcinslerini savunmak yerine ruhunu şeytana sattığını düşündürtmektedir.

Perde arkasında yaşanan pislikler, Fox News’tan ayrılma kararı veren ve içeride dönen dolaplarla ilgili çok şey bilen çalışanların imzaladığı anlaşmalarla para karşılığı sessizliklerini satmaları yüzünden uzun süre ortaya çıkamamıştır. En sonunda yıllarca gerek sözle gerekse fiziksel tacizde bulunduğu, aşağıladığı, isteklerine uymayınca kariyerini bitirmekle tehdit ettiği Gretchen Carlson’ın kendisine dava açması sonucunda kirli çamaşırları ortaya dökülen Ailes, başta Rupert Murdoch olmak üzere Fox yönetimi tarafından istifaya zorlanmıştır. Çünkü Fox, adının skandallara karışmasını istememiş ve kendisini ayaklandıran kurucusuna karşı kesin bir tavır takınmıştır. Yaşananların bir kısmı ortaya çıksa da Gretchen Carlson da daha sonra diğerleri gibi Fox’ta geçirdiği süre hakkında konuşmasına izin vermeyen bir anlaşma imzalamıştır. Bir daha gazetecilik yapmamış, kendisi gibi kadınların hikayelerini paylaştığı bir kitap yazmıştır. Son birkaç senedir #metoo hareketinin tutkulu bir destekleyicisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Gretchen Carlson’ın yanı sıra dizide Ailes ile sahnesi olan Laurie Luhn ve Megyn Kelly’nin yaşadıkları da izleyiciyi hayli rahatsız etmektedir. Bu kadınların cebren ve hile ile nasıl göz altında tutulduklarına ve susturulduklarına şahit oldukça hem onların bu duruma nasıl katlandıklarına şaşırıyor, hem de olan biteni görmezden gelen tüm diğer kadınlara hayret ediyorum.

Eleştirilse de İzleniyor

Diziye yöneltilen bazı eleştirilerden dolayı hayal kırıklığı yaşayan Showtime’ın, izlenme oranlarının yüksekliği nedeniyle yüzü gülüyor. Dizide yalnızca herkesin senelerdir bildiği ve takip ettiği gerçeklerin sunulmasından, Ailes’in iç dünyasına dair detayların eksik bırakılmasından yakınan bir izleyici kesimi olduğu gibi, başrol oyuncularına methiye dizen ve canlandırdıkları karakterleri derinlemesine izleyiciye yansıttığını savunan başka bir kitle de bulunmakta. Özellikle kendisini hiç bilmeyenler için ufuk açıcı bir dizi olduğunu düşündüğüm The Loudest Voice’u izlemenizi tavsiye ediyorum ve yorumu size bırakıyorum.