01.12.2016
Underworld: Blood Wars – Akacak Kan Yerinde Durmaz
Underworld: Blood Wars – Akacak Kan Yerinde Durmaz…
Vampir mitinin tüm dünyada tekrar popüler olmasından sonra ardına ardına vampir filmleri yapılmaya başlanmıştı. Hatta Vampir filmlerini farklı senaryo dizilimleri ile izleyici karşısına getirdiler. Aşık Vampirler, Günlük Yaşamını İnsan Gibi Devam Ettirenler, Entelektüel Vampirler, Komik Vampirler derken ortaya Underworld serisi çıktı.
Underworld serisi sona eriyor…
Bu serinin en büyük artısı başrolünde kadın vampirin olmasıydı. Çünkü şu ana kadar Dracula’dan beri genelde erkek vampirler öne çıkartılmış ve bunun neticesinde kadın karakterler vampir olsalar bile silik karakterler olarak tasvir edilmişlerdi.
Böylece tam feminist vampir bir karakterin varlığıyla karşılaşacağız derken, aslında bunu sadece başrole güzel bir kadın koymak için yapılan bir oyun olduğunu anladık. Yani feminist teorilerimizin hepsi aniden çöküşe geçti. Neticesinde Kate Beckinsale’in canlandırdığı Selene karakteri aşkı için mücadele eden ve Romeo ve Juliet’te olduğu gibi yanlış türden bir adama aşık olan bir kadını anlatıyordu. Düşman ailelerin savaşını, düşman türlerin savaşı olarak kendi dünyasında kodlayan Underworld, farklılık yaratmak adına Selene ve sevgilisini hedef haline getirmişti. Bir anlamda hiç kimseye yaranamayan Bourne misali hikayeyi tek başına mücadele eden sevgililerin savaşına çevirmişlerdi.
Selene hem kendi türüne, hem de Lycan yani Kurt Adamlara karşı mücadelesini aksiyonun uç noktalarında icra ederken, vampir konseptini aslında salt aksiyona sırtını dayayan bir film serisi ne ev sahipliği yaptığını öğrenmiştik. Underworld serisi mittten çok aksiyona tapan izleyicileri hedef alıyordu. Tabi ana karakterin vampir kadın olması da izleyicilerin hoşuna gidiyordu. Tomb Raider misali bu popüleriteden yararlanan seri, tonla filmle sinemada epey yol ilerledi.
Bu filmde Selene karakteri daha ön planda…
Bir önceki film Awakening’te denkleme bir de insanlarla savaş eklenerek hikaye kurgusu epey karıştırılarak tüm seri çorba haline getirildi. İlk filmden bu yana beklentileri yeterince karşılamayan seri son filmi olarak lanse edilen Blood Wars yani Kan Savaşları ile sinema dünyasındaki yaşantısını noktalamayı hedefliyor. Tabi filmin beklenenden çok gişe yapması kararlarını değiştirebilir. Ya da tüm konsepti televizyonda diziye çevirebilirler. Bu ve bunun gibi numaralar artık uzun serilerin vahim sonu olarak tasdik ediliyor.
Peki son filmde izleyiciyi neler bekliyor ki, bu sefer izleyici filmden maksimum hazzı alsın. Aslına bakarsanız serinin diğer filmlerinden pek de farklı bir iş çıkmamış. Yine aksiyon mizansenleri açısından basit ama güvenli yoldan giden bir kurgu ilk bakışta dikkat çekiyor. Filmin son film olarak tanıtılması da, artık serinin sonuna geldik nostaljisini körükleyen etmenlerden biri olarak filmin genelinde yerini almış. Belki bu filmi en farklı yapan olgu Selene diyebiliriz. Diğer tüm filmlerde başrol gibi görünse de, hep başkalarını korumaya adayan ve geçmişin yükünden kurtulmaya çalışan bir karakter izlemiştik. Sonunda bu filmde Selene gerçek anlamda başrolde diyebiliriz. Öteki filmlerin aksine bir firariden çok, bir lider konumunda filmde varlığını ifşa ediyor. Bunun dışında filmden yenilik beklemek yanlış olur. Zaten en devrimci hareketi serinin önceki filmlerinden birinde gerçekleştirmişlerdi. O film de Lycanların Yükselişi’ydi.
Son film olsa da vasatlığı aşamıyor…
Bu filmin ise serinin belki de en başarılı filmi olan Lycan’ların Yükselişi’ne yaklaşır bir tarafı kalmamış. Çünkü belki de bu serinin içinin çürüdüğünü kabullenmek gerekiyor. Lycanların Yükselişinde farklı bir zamana gidilerek filme derinlik katılmıştı. Hatta Selene karakteri filmde olmamasına rağmen, film seyir zevkinden bir şey kaybetmemişti. Böylece aslında Selene’in seriyi sırtlayan etmen olmadığı ortaya çıkmıştı. Ama yapımcılar ne yazık ki bu faktörü yeni filmde de anlayamamışlar ve karşımıza diğer filmlerin benzeri bir yapıyla çıkarak, sadece aksiyona izleyiciyi doyurup ceplerini doldurmanın peşindeler.
Sonuç olarak Kan Savaşları vampirlerin, insanların, kurt adamların sözde son kez hesaplaştıkları derinliksiz bir film vaat ediyor. Birkaç iyi aksiyon sahnesi görüp, fazla kafa yormak istemeyen izleyiciler için biçilmiş kafdan olarak vizyondaki yerini alacaktır. Selene karakterinin daha önplanda olduğu bu filmde, Kate Beckinsale’in aurasına yüklenen baskı kaldırılamayacak hale geldiğinde filmin karanlık renk paletinde kaybolmanız olası hale gelecektir. Serinin meraklıları için ise, yine hoşa gidecek bir film.