09.05.2016
USUKFF: Festival Günlükleri – 4 –
Yeminli Bakire
Başrollerinde usta oyuncu Alba Rohrwacher’ı izlediğimiz Yeminli Bakire (Sworn Virgin), ilk gösterimini yaptığı Berlinale’den sonra genel itibariyle Rohrwacher’ın oyunculuğuna sığınan bir film olarak yorumlanmıştı. Bu yorumları haksız çıkaracak başka bir alternatifin olmadığı Yeminli Bakire için ne var ki sadece bu yorumu yapmak ise sanırım oldukça haksız bir tutum olurdu. Yönetmen Laura Bispuri’nin kahramanlarının peşi sıra dolaşmaktan bir an için bıkmadığı kamerasında, kadraja aksedenler sadece Alba karakterinin hayat verdiği Hana ve Mark değil; bundan daha fazlası.
Bir gelenek süreciyle beraber kadınlığını rafa kaldıran Hana’nın yola devam ettiği Mark erkinin bir zaman sonra içine düştüğü buhrana odaklanan film, karakter çatışması olarak sunduğu metaforlarını toplumsal bir belleğe eviriyor. Döngüsel olarak sunulan öykülemde filmi başarılı kılan kadın ya da erkek olma halinin nerede başlayıp, nerede sonlandığı profili, zaman zaman kör göze parmak bir anlayışa teslim olduğunda ise bütün büyüsünü kaybediyor.
Miras
Festivalin Anja Breien seçkisinden bir film olan “Miras (Next of Kin)”, oldukça bilindik bir hikayenin filmi. Armatör olan Kai Skaug vefat eder ve ailesi havada kalan mirasın bölüşme kaygısı içine düşer. Filmi, türdeşlerinden farklı kılan nokta ise mirası kazanmak için çabalama gerektiren tarafı. Şirketi en iyi şekilde yönetmek oyunun kuralı, oyunda aynı tarafta olanlar ise: Bütün Aile. Kısacası birbirinden kaçmak değil; birbirine daha bir yakınlaşmak.