14.06.2021
Venedik Heyecanı
11 Minut (11 Minutes) – Jerzy Skolimowski
Polonya sinemasının olduğu kadar dünya sinemasının da hatırı sayılır yönetmenlerinden Jerzy Skolimowski, 1991’de bıraktığı beyazperdeye 2008 yılında on yedi yıl aradan sonra tekrar döndü. 11 Eylül sonrasında gelen üstüne perde çekilmiş buhran dönemine odaklanan filmde, Varşova’da her biri 11 dakika süren çeşitli hikâyeler anlatılıyor. Yaklaşmakta olan bir başka festival Uluslar arası Toronto Film Festivali’nin Ustalar bölümünde de gösterilecek filmin beklenen fragmanıysa geçtiğimiz günlerde yayınlandı.
Francofonia – Aleksandr Sokurov
Dört yıl önce “Faust (2011)” ile Altın Aslan da dâhil pek çok ödülü kucaklayan Rus deneysel yönetmen Sokurov, yeni filmi Francofonia ile tekrar Altın Aslan için yarışacak. Çekimlerini bir günde tamamladığı Francofonia; sanat, iktidar, müze ve eser arasındaki bağlara odaklanıyor. Bir yıkım ve sonrasında arda kalanlara ve saklananlara hangi gözle bakılmalı?
El Clan – Pablo Trapero
Altın Aslan için yarışacak bir başka film olan El Clan’ın rotası, seksenlerde Arjantin. Başkent Buenos Aires’in kıyısında bir yerleşim alanı San İsidro. Aynı yerleşim yerinin tipik mahallelerinden birinde geçer her şey. Puccio ailesinin gerçek hikâyesine dayanan El Clan, adalet ve demokrasi arayışındaki Arjantin, diktatörlük ve entrika dolu siyasi bir döneme uzanıyor. Bu dönemi masasına oturduğu bir aile ve aynı ailenin büyük çıkmazları ve üzerimize sinen gerilim üzerinden kuracağa benzeyen El Clan, adil olmayanın adil olarak algılandığı ve günlük rutinin bütün olağan haliyle devam ettiği bir film.
https://www.youtube.com/watch?v=n7kpI79cPBk
Desde Allá (From Afar) – Lorenzo Vigas
Festivalin ilklerinden biri Meksikalı yönetmen Vigas’ın, Desde Allá’sı. Orta yaşlı ve mal varlığı iyi olan Armando’nun, kullandığı para gücüyle genç erkekleri evinde ağırlaması üzerinden şekillenen Desde Allá, festivalin hikâyelere belirli bir yönden bakan filmlerinden olacak gibi. Dokunmadan sadece izlenilen ve ilk etapta şiddetle sonuçlanan birliktelikler, sonrasında ekonomik güç ve getiriyle kendini başka kıyılara çeker.
L’Hermine – Christian Vincent
Daha çok Isabelle Huppert’lı “La Séparation (1994)” ile tanıdığımız Fransız yönetmen Christian Vincent’in L’Hermine’si, lakabı “İki Şekil Yargıç” olan acımasız yargıç Xavier Racine (Fabrice Luchini) ve onun en az on yıl cezayla sonuçlanan ceza hukuku, jüri ve çözülmesi gereken yeni bir davanın peşinden gidiyor. Hukuk sistemi üzerinden gideceği muhtemel olan bu kara hicvin başrolü ise geçtiğimiz sene izlediğimiz “Gemma Bovery (2014)” nin Martin’inden başkası değil.
Everest – Baltasar Kormákur
Festivalin açılışını yapacak Everest ayrıca festivalde gösterilecek tek üç boyutlu film olma özelliğini taşıyor. Yönetmenliğini Baltasar Kormákur’un yaptığı filmin başrolündeyse Elizabeth Debicki, Jake Gyllenhaal, Keira Knightley gibi isimler var. Out of Competition bölümünde gösterilecek filmde Everest’te hayatını kaybeden dağcılar üzerinden duruluyor.
Na Ri Xiawu (Afternoon) – Tsai Ming – Liang
Şüphesiz sadece bulunduğu kategorinin değil genel itibariyle festivalin en heyecan veren filmlerinden biri Na Ri Xiawu. Geçtiğimiz senelerde “Jiao you (2013)” ile keşfettiğimiz ve sıkı sıkıya tutunmak istediğimiz yönetmenlerden biri Malezyalı Tsai Ming – Liang. Zaman, mekân ve birey kavramını ayırt edemediğimiz bir deneysellik ve kurmaca altyapısıyla ve muazzam bir sinematografiyle sunan yönetmenin yeni belgesel filmi, öğleden sonraya kalan kalıntılar, ölmek üzere olan bir adam ve pek sevdiği kişi arasında süregelen sohbet ile kullanılmayan şey/şeyler üzerine yürüyor.
De Palma – Noah Baumbach, Jake Paltrow
Yönetmenliğini yakın dönemin sevilen yönetmenlerinden Baumbach ve ona eşlik eden Jake Paltrow’un üstlendiği belgesel film De Palma’nın oyuncu kadrosunda da Baumbach ve filme ismini veren Brian De Palma yer alıyor. Bunun dışında oldukça az oranda bilgi sahibi olduğumuz film, yaklaşık on yıl süreyle çekilen ve Amerikan yönetmen Palma’nın hayatı ve kariyeri üzerine sohbetlerden oluşan bir yapıda. Belki de Baumbach’ın son izlediğimiz filmi While We’re Young (2014)’te bahsini geçirdiği şeydir bu.
Ana Yurdu – Senem Tüzen
Venedik’te yarışacağını duyduğumuz ilk filmlerden, Türkiye – Yunanistan ortak yapımı Ana Yurdu, prömiyerini yapacağı festivalde Geleceğin Aslanı için yarışacak. International Critics’ Week kategorisindeki filmin başrollerinde “Kusursuzlar (2013)” ile tanıdığımız Esra Bezen Bilgin, Fatma Kısa ve Semih Aydın yer alıyor. Hem senaryosunu yazan, hem de yönetmen koltuğunda oturan Tüzen’in bu ilk filmi, Nesrin’in (Esra Bezen Bilgin) ideallerine ve iç dünyasındaki medcezirlere eşlik eden bir taşra hikâyesi.
Kaynak: labienalle.org