02.02.2018

Vizyon Menüsü: 2 Şubat

Cin Çeşmesi

Kabak Tadında Yeni Bir Cinli Korku Filmi!

Tuncer Gürbüz’ün yönetmenliğini üstlendiği yapım, ülkemizde çok fazla rastlanan cinli korku filmlerinden biri diye nitelendirebiliriz. Ucuz efektleri, bilindik senaryosuyla iki kardeşin lanetlenen bir köydeki hikâyesini anlatıyor. Köyde geçen cin filmlerinin artık kabak tadı verdiği dönemde cinli film severler dışında kimseye bir şey ifade etmiyor. Bu tip filmlerin gişe yapmaya devam etmesi sayesinde neredeyse birbirinin kopyası olan bu filmlere daha çok rastlamamız olası gözüküyor.

In the Fade / Paramparça

Neo-Nazi Kabusunun Sancılı Yansımaları…

Fatih Akın’ın son filmi In the Fade, Diane Kruger’ın oyunculuğuyla yükselen bir intikam hikâyesi olarak kabaca özetlenebilir. Almanya’daki neo-nazi olaylarına dem vuran yapım, bir adalet arayışının nasıl bireysel adalete evrildiğini göstermesi açısından önemli bir iş olarak yorumlanabilir. Numan Acar’ın da kısa bir rolde yer aldığı film, uluslararası pekçok festivalde ödüllere boğuldu. Oscar’ın kapısından kılpayı döndüğü ve Cannes Film Festivali’nden en iyi kadın oyuncu ödülüyle taçlandırıldığını ise notlarımızın arasına iliştirmemiz uygun görünüyor.

Cebimdeki Yabancı

Teknolojinin Kaosa Sürüklediği İlişkiler

İtalyan yapımı “Perfect Strangers”ın yeniden çevrimi olan Cebimdeki Yabancı Ferzan Özpetek’in yapımcılığında ve Serra Yılmaz’ın yönetmenliğinde yıldız bir oyuncu kadrosuyla vizyona giriyor. Neredeyse tamamının orijinal filme sadık kaldığı yapımda, oyuncu performansları ve akıcı senaryosuyla öne çıkan bir iş olarak haftanın tercih edilmesi gereken yerli filmi olarak izleyicisini şaşırtmayı planlıyor. Stil olarak Ferzan Özpetek filmlerini anımsatan yapım, orijinalinden geri kalmıyor.

Babasının Kızı

Babam Hakkında Her Şey…

Melisa Üneri’nin yönetmenliğini üstlendiği belgesel, neşeli ve alaycı babasıyla Finlandiya yaşantısında babasıyla ilişkisini ve ona başkaldırarak Türkiye’ye taşınmasını konu edinen son derece kişisel bir belgesel olarak son derece iyi bir vizyon haftasında belgesel boşluğunu doldurmayı planlıyor. Belgesellerin çok az vizyona girdiği bir takvimde meraklılarını bekliyor.

En Karanlık Saat / Darkest Hour

Savaşın Kaderi ve Churchill Güzellemesi…

Çoğu kişinin gönlünde taht kuran Joe Wright dönem filmlerine devam ediyor. Gary Oldman’ın oyunculuk şovu yaptığı ve muhtemel en iyi erkek oyuncu oscarını kucaklayacağı film olan Darkest Hour, İkinci Dünya savaşında buhranlı bir dönemde Winston Churchill’in parlemento ile çekişmesini ve bu sıkıntılı dönemde ülkesine liderlik yapmaya çalıştığı zamanlara odaklanıyor. Filmin muhteşem görüntü yönetimi, kostüm tasarımları ve başarılı makyaj çalışmasıyla haftanın ağır tonlu ama önemli bir filmi olarak vizyona renk katıyor. Şimdiden söylemekte fayda var. Bu tip konularla ilgilenmiyorsanız film size sıkıcı gelebilir. Ancak tarihi olaylara merakınız varsa Dunkirk filmi tamamlayan bu filmi kaçırmayın.

Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri / Three Billboards Outside Ebbing, Missouri

Acılı Bir Annenin Adalet Arayışı

Oscar ödüllerinin favorisi ve birçok dalda adaylığını bulunan Three Billboards Outside Ebbing Missouri, acısının gücüyle bulunduğu bölgeye kafa tutan bir annenin mücadelesine odaklanırken, film keskin kara mizahıyla bir Coen filmini andırıyor. Birbirinden arıza karakterleriyle toplum eleştirisi yapmaktan kendi alamıyor. Genelde beyaz karakterleri kötü gösterirken, siyahi, eşcinsel, cüce karakterleri hep iyi bir şekilde çizen yapım, bu anlamda da farklı bir duruş sergiliyor. Komedi ve dramın ard arda yoğunlaşarak kendine has dalgalı bir tempo oluşturan Three Billboards, yılın en önemli senaryolarından birine sahip diyebiliriz. Sam Rockwell ve Francis McDormand’ın oyunculuk resitali verdiğini de eklememiz lazım. Yılın en iyi filmlerinden biri olan film başka bir değişle başka bir şefin tavsiyesi…

ŞEF’İN TAVSİYESİ

 

Foxtrot

Savaşın Derin Yaraları…

Geçtiğimiz yılın büyük beğeni kazanan önemli filmlerinden Foxtrot, sinematografisini güçlü bir şekilde kullanarak etkileyici olmayı başaran bir film olarak değerlendirilebilir. Her an farklı duygu değişimlerine gebe, yer yer yürek burkan ve kalp kıran çarpıcı bir sanat olayı olarak yorumlarsak abartmamış oluruz. İsrail yapımı film ironik hikâyesiyle ve İskandinav mizahını andıran kara tonlu mizah anlayışıyla anlatmak istediklerini sözlerden çok görsel diliyle betimleyen bir film… Haftanın en iyi filmi olduğunu gözümüz kapalı söyleyebiliriz.