28.05.2017
Whiplash: Notaların İçine Gizlenmiş Gerilim
Çevremizdeki insanlardan bazen şöyle şeyler duyarız: “Beş altı yaşlarından itibaren her gün dört beş saat çalışarak başardı.” Bir enstrümanıyla konservatuara girmeye hak kazanmış birini veya herkesin bildiği bir müzisyenin bugünlere nasıl geldiğini ifade eder bu cümle. Örneğin Charlie Parker gibi ölümünün üstünden yarım asırdan fazla geçmiş olmasına rağmen, hala alanında en iyi olarak gösterilen müzisyenler vardır. İşte Whiplash, bu çerçevede hem öğretmen hem de öğrencinin “Neden dünyaya bir Charlie Parker daha gelmiyor?” sorusuna yanıt arayan bir film olarak izleyenlerin karşısına çıkıyor.
Damien Chazelle, müzikal tat barındıran ilk filmi “Guy and Madeline on a Park Bench” ardından 2014 Sundance Film Festivali’nde hem jüriden hem de seyirciden büyük ödülleri kazanan ikinci uzun metraj filmi Whiplash ile seyircilerle buluşuyor.
Davul çalan Andrew (Miles Teller), ülkenin en iyi müzik okuluna başlıyor ve ilk senesinde caz ustası Terence Fletcher’ın (J. K. Simmons) orkestrasına girmeyi başarıyor. İşte Whiplash, bu ikili arasında yaşananları konu ediniyor. Acımasız, sert ve taviz vermeyen Fletcher film ilerledikçe Andrew ile psikolojik bir savaşa giriyor. Andrew ise, korkarak başladığı bu savaşta en iyilerden biri olmak için hırsıyla birlikte bir savaşçıya dönüşüyor. Kameranın genelde oyunculara yakın çekim yapması, izleyenlere oyuncuların duygularını yakından hissettiriyor. İyi bir yazılı metnin tek başına yeterli olmadığının kanıtı olan Whiplash, oyuncuların müthiş performansıyla senaryosundaki güzellikleri yansıtıyor. Filmin başından son sahnesine kadar Fletcher ile Andrew arasındaki kapışmanın sürprizlerle dolu olması, seyircinin de filmin içine dahil olmasını sağlıyor. Yaşanacak bir sonraki olayı yanlış ya da hiç tahmin edemeyen izleyicilerin merak duygusu film boyunca sürüyor.
Birbirinden güzel eserleri de dinleme fırsatı bulduğumuz Whiplash, gerilim ve sertliğin içine zekice serpiştirilen mizahıyla seyirciyi rahatlatan, çok başarılı oyuncu performanslarına da sahip olan bir film olarak izlenmeyi hak ediyor. Ek olarak; özellikle anti-kahraman diye nitelendirebileceğimiz Fletcher karakterini canlandıran J. K. Simmons’ın Oscar heykelciğine uzanması şimdiden kuvvetli bir ihtimal olarak görülüyor.
Soundtrack
.
.