15.08.2020
Yönetmen Koltuğu: Alejandro González Iñárritu
3. 21 Grams (2003)
“Kaç hayat yaşarız?
Kaç kez ölürüz?
Ölüm anında hepimizin 21 gram kaybettiğini söylerler.
21 grama kaç hayat sığar?
Ne kadarı kaybolur?
21 gram ne zaman kaybolur?
Ne kadarı onunla gider?
Geriye ne kadarı kalır?
21 gram:
Beş madeni paranın ağırlığı,
Bir kuşun ağırlığı,
Bir çikolata parçasının.
21 gram ne kadar eder?“
Iñárritu sinemasına sayısız hayat ve sayısız etkileşim nufüz eder. Birbirinden habersiz değildir artık bu sinemadaki karakterler. Zoraki olarak haberdar olmak isterler. Bilmek isterler; taşıdıkları kurşunları, hayatları ya da kalpleri. Kime aittir bu sahip oldukları? Bu kez peşinden koştukları bunlardır 21 Grams’ın karakterlerinin. Sahip olmakla ne değişir ya da değişmez bunun ikilemine düşerler hep birlikte.
Iñárritu şans getirmiş olacak ki pek çok karakterin yıldızı filmden sonra parlamaya başlar. Karakter ağaçları hızla bir yerlere yetişmek için dallarını uzatır. Hikâyesinde kesişime uğradıkları ve her şeyi paylaştıkları, onlarda değil bizde bıraktıkları obsesyon rakamlarla işaretlenen Leisure Lodge Motel ya da evlerdir şimdi uzanmaya çabaladıkları ve başardıkları. Çürümek kavramını artık öyle alelade değil üstüne bir çarşaf çekerek verir yönetmen. Kıyısına demirlediği hikâyede bu kez nelerden vazgeçemem denilen ancak vazgeçince saflıklarını kaybeden insanlar ve duyguların temeline odaklanır. Kısacası samimi olduğumuz duygular ve geride bıraktıklarımız nasıl yaşar yahut yaşarlar?