14.06.2017

Yönetmen Koltuğu: Werner Herzog

Tehlikeye ve Riske Karşı İflah Olmaz Bir Bağımlı

Yeni Alman Sineması’nın kurucularından olan Werner Herzog, yetmişten fazla film çekmiş hala da çekmeye devam eden arsız bir yaratıcıdır. Alexander Kluge, Rainer Werner Fassbinder, Wim Wenders gibi isimlerle birlikte 1920’lerdeki Alman Dışavurumculuk’u rehber alarak, birbirinden başarılı işlere imza atmıştır. Herzog, bu isimlerin içerisinde en çılgını, en aykırısı, kısaca en delisi unvanını sonuna kadar hak etmektedir. Tehlike ve riske karşı engellenemez bir istek duyan Herzog, hayatını tehlikeye atma pahasına çarpıcı belgesellere, kıskanılası kurmaca filmlere imza atmıştır. Kimi zaman patlamak üzere olan bir yanardağın dibine gitmiş, kimi zaman da eksi yetmiş derecede Antarktika’ya yol almıştır. Gerçekçiliği sadece belgesellerde değil kurmaca filmlerinde de yakalamak istemiş, bu nedenle de bir gemiyi raylar üzerinde karadan kıyıya indirmek gibi bir çılgınlığa da imza atmıştır. Açıkçası Herzog’un belgesel ve kurmaca dünyasına armağan ettiği her bir yapıtın ayrı bir değeri, önemi vardır.

Almanya doğumlu olan bu çılgın sinemacı, çocukluk arkadaşı Klaus Kinski ölünceye kadar sinema yolculuğuna onunla devam etmiştir. Herzog’un en önemli kurmaca eserlerinin başrolünü hep Kinski üstlenmiştir. Üstelik her birinde de üstün bir performans sergileyerek, Herzog’un filmlerini adeta varlığıyla ihya etmiştir. Herzog ile Kinski, delilik noktasında birbirlerine o kadar benzerler ki, bu benzerlik onları çoğu zaman sonu gelmez tartışmalara sevk etmiştir. Kafalara silahların bile çekildiği noktaya gelecek kadar ileri giden tartışmalar, ikilinin belki de birlikte yarattıkları sinemayı daha da beslemiştir kim bilir? Hiçbir şekilde sinema eğitimi almamış olan Herzog, çok büyük üne sahip bir sinema kampı da kurmuştur. Bir sinema okulu demiyorum. Çünkü Herzog asla öğrencilerine sinema adına teorik bilgiler vermemektedir. Onların filmler çekebilmeleri için uygun ortam yaratmakta ve düşünce olarak yol göstermekte, onları beslemektedir sadece.

Deliliğin Sınırında Dolaşan Bir Adam

 75 yaşına gelmesine rağmen üretkenliğinden, deliliğinden bir şey kaybetmeyen, her daim belgesellerine kaçak giriş yapmasıyla varlığını ensemizde hissettiren bir isim o. Hatta belgesellerinde kamera karşısına çıkmak bir yana kendi düşüncelerini dikte ettirmekten imtina duymayan, hınzır bir oyunbozan aynı zamanda. Her ne kadar Kinski’nin ölümünden sonra kurmaca filmlerinin öksüz kaldığını düşünsem de Herzog, belgeselleri ve Kinski ile hayat bulan kurmaca filmleriyle destan yazmış bir sinemacıdır. Seyirciyi dehşete düşüren etkileyicilikteki görüntüleri, sıra dışı mevzuları, hikâyeleri, filmlerindeki ustaca, oldukça hesaplı-kitaplı yapılan müzik kullanımı onu tanımlarken ilk akla geleceklerdir.

Sinemaya başlamadan önce para kazanmak adına kaçakçılık bile yapan bu gözünü budaktan sakınmayan adamın filmleri dışında da pek uslu durduğu söylenemez. Kimi zaman verdiği röportajlarda söyledikleri ile gündeme oturmuş, kimi zaman da çektiği videolarla akılları baştan almıştır. Birçok kez röportajlarında hipi hareketini, new age’i, aerobik stüdyolarını, yoga sınıflarına katılan yıldız adaylarını yerden yere vurmuş, tüm bunların büyük bir saçmalık olduğunu dile getirmiştir. Böylesine kabına sığmaz demeçlerinin yanında ise Werzog’un ne kadar deli olduğunu anlamanıza yardımcı olmak için, arkadaşıyla girdiği iddiayı kaybetmesi üzerine ayakkabı pişirip, yediği videoyu da sizlerle paylaşmak isterim.